YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/6603
KARAR NO : 2014/21840
KARAR TARİHİ : 23.12.2014
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma
HÜKÜM : Mahkumiyet
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması,malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Sanık …’in katılanın yetkilisi olduğu …San. Tic. Şti’ nde mağaza sorumlusu olarak görevli olduğu, diğer sanık …’in ise aynı işyerinde muhasebe elemanı olarak çalışmaya başladığı, sanık …’in kızı olduğu, bilirkişi raporuna göre, sanığın 01/03/2009 ile 17/10/2009 tarihleri arasında şirket bilgisayarındaki kayıtlar ile defter ve belgeler üzerinde bakiye dengelemek, çift kayıt yapmak, kapalı fatura yöntemi ile faturaları gizleyip veya yok ederek elde edilen tahsilatları şirket kayıtlarına eksik veya hiç yazmamak suretiyle şirketi toplam 129.527.05 TL zarara uğratmak suretiyle bu paraları mal edindiği, sanık …’in ayrıca birleşen dosya içeriğine göre şirketin Bornova’da bulunan deposundan depo sorumlusunun olmadığı tarihlerde yanında bulunan anahtarı ile açmak suretiyle içeri girerek kayıtsız mal alıp yükleyerek satıp parasını şirket kasasına yatırmadığının belirlendiği, eylemlerini gerçekleştirirken muhasebe işini yürüten kızı sanık …’in suça ilişkin muhasebe kayıtlarını tutarken cari hesapların tutulduğu şifresini sadece kendisinin ve babasının bildiği ve diğer muhasebe elemanlarının kullanmasına izin vermediği, Enroute Plus programını kullandığı ve bu şekilde babası olan diğer sanık …’in fiillerinin açığa çıkmasını gizlemek amacıyla bilgisayar kayıtlarında borç-alacak dengeleme işlemleri yaptığı, bazı hesaplara çift kayıt verdiği ve bu şekilde yapılan işlemler ile şirket alacaklarını olduğundan düşük gösterdiği, akabinde babası sanık …’in fiillerinin ortaya çıkması üzerine muhasebe kayıtlarının bulunduğu bilgisayar kayıtlarını sildiği olayda, sanık …’in eyleminin hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma, diğer sanık … ‘in eyleminin ise bu suça yardım etme olduğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Sanık … hakkında kurulan hükümde 5237 sayılı TCK’nın 61/5. maddesine aykırı olarak aynı kanunun 43. maddesinin, 39/1-c. . maddesinden önce uygulanması sonuç cezayı değiştirmediğinden bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan haklardan, sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmetten bulunmaktan yoksun bırakılmaya ilişkin hak yoksunluğunun aynı maddenin 3. fıkrasına göre koşullu salıverilme tarihinden itibaren uygulanmayacağı gözetilmeden, alt soyu dışındaki kişileri de kapsayacak şekilde 53/1-c maddesi gereğince güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına hükmedilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekili ve sanıklar müdafiinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK’nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA; fakat, bu aykırılığın yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanun’un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkralarından , 5237 sayılı Kanun’un 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün tamamen çıkartılıp yerine, “5237 sayılı TCK’nın 53. maddenin 3. fıkrası uyarınca, 1. fıkranın (c) bendinde yer alan, kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık haklarından koşullu salıverilme tarihine kadar, 1. fıkrada yazılı diğer haklardan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına” denilmek suretiyle hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 23/12/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.