Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/6437 E. 2014/22122 K. 25.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/6437
KARAR NO : 2014/22122
KARAR TARİHİ : 25.12.2014

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Beraat

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır.
Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır.
Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü, yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır.
Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için, dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten süjelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların, ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.
Sanık …’in, … San. Tic. Ltd. Şti’nin yetkilisi ve ortağı olmadığı halde, gayri resmi ortağı olduğunu iddia ederek, şirket yetkilisi tanık … tarafından alınan suça konu çeki 10.06.2006 keşide tarihli ve 30.000 TL’lik şekilde düzenleyip yetkili olmadığı halde …Ltd. Şti adına imzalayarak diğer sanık …’a verdiği, sanık …’ın da kendisine çek düzenleyerek veren sanık …’in şirket yetkilisi olmadığını açıkça bildiği ve içine düştüğü ekonomik sıkıntıdan kurtulmak için bu çeki İbrahim’den alarak çekin sahte olduğunu bilerek çeki ciro edip katılana verdiği, süresinde içerisinde çek karşılığını ödemedikleri, katılanın çekle ilgili icra takibinde bulunduğunda … Ltd. Şti. yetkilisi tanık Yusuf’un takibe itiraz ettiği ve takibin durdurulduğu, böylece sanıkların nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarını işlediklerinin iddia edildiği olayda;
Sanık …’in, … Tic. Ltd. Şti’nin yetkilisi, tanık …ile ortak müteahhitlik işleri yaptığı ve…un ortaklık ilişkisi nedeni ile sanık …’e çek keşide etmek üzere muvafakat verdiği yine ortakları tanıklar … ve … olan …San. Tic. Ltd. Şti’ni temsil etmek üzere de şirket ortaklarından yetki alan sanık …’in, katılan … ’den aldığı mallara karşılık … Tic. Ltd Şt ne ait çeki 10.06.2006 tarihinde 30.000 TL bedelli keşide edip çekin arkasına …. Tic. Ltd. Şti nin kaşesini basıp, ciro edip imzaladığı, katılan …’nin kefalet amacı ile 3. bir şahsın çeki ciro etmesini istemesi üzerine sanık …’in arkadaşı olan diğer sanık …’un çekin arka yüzüne 2. Ciro olarak imzasını attığı, çek bedelinin ödenmemesi üzerine çekin icra takibine konu edildiği, takip sırasında …’un çek bedelini ödememek için imzaya itiraz ettiği, çek karşılığının bir kısmının sanık … tarafından katılana ödendiğinin anlaşılması karşısında; sanıkların üzerlerine atılı olan resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarını işlediklerine dair, mahkumiyetlerine yeterli, her türlü kuşkudan uzak, somut ve inandırıcı delil elde edilemediği gerekçesiyle verilen beraat kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA, 25.12.2014 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.