Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/6403 E. 2014/21700 K. 22.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/6403
KARAR NO : 2014/21700
KARAR TARİHİ : 22.12.2014

Tebliğname No : 11 – 2011/142774
MAHKEMESİ : Samsun 1. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 20/01/2011
NUMARASI : 2008/163 (E) ve 2011/5 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Sigorta edenin dolandırılması,nitelikli hâl kabul edilmiştir. Suçun oluşması için,sigorta bedelini almak üzere,zararın gerçekleştiğini ileri sürerek bu bedeli sahte işlem ve belgelerle almaları yada almaya kalkışmaları gerekir. Olayla ilgili belgeler sigorta kurumuna sunulmadıkça suçun icra hareketleri başlamaz. Failin sigortalı malını,sigorta bedelini almak için tahrip etmesi,yakması,bozması,yok etmesi kandırmaya yönelik ağır yalandır ve hiledir. Bu şekilde sigorta bedelinin alınması halinde dolandırıcılık suçu oluşur. Failin sigorta edilen veya sigorta bedelini alacak kişi olması gerekmez. Sigortanın türü de önemli değildir. Mal veya yaşam sigortası mali sorumluluk sigortası vb. Olabilir. Yanıltıcı uygulamaların sadece araç sigortalarında değil,bedeni hasarlar da dâhil olmak üzere her tür sigorta alanında yapıldığı, sigorta şirketinin sözleşme şartları çerçevesinde ödememesi gereken bir hasarı ödetmek amacıyla sigorta şirketine bilerek yanlış bilgi verilmesi veya önemli bir hususun gizlenmesi ya da sigorta süresi içerisinde kasıtlı olarak bir hasara sebep olunması veya hasarın miktarının olduğundan fazla gösterilmesi suretiyle yarar sağlanması şeklinde ortaya çıktığı gözlemlenmektedir.
… Sigorta Anonim Şirketi tarafından, 05.10.2006 ile 05.10.2007 tarihleri arasında, ekonomik ticari güvence paketine ilişkin düzenlenen sigorta poliçesine istinaden yangın rizikosuna karşı sigortalanan B.. isimli kafeyi işleten sanığın, 02.04.2007 tarihinde, saat 01:30 sıralarında, söz konusu iş yerinde yangın çıkardıktan sonra, katılan sigorta şirketine başvuruda bulunup, yangın neticesinde meydana gelen hasarın giderilmesini talep etmesi üzerine, adı belirtilen sigorta şirketi tarafından yangın mahallinde yapılan incelemeler sonucunda, meydana gelen yangının şüpheli olduğu tespiti ve gerekçesiyle, güvence kapsamında değerlendirilmeyerek, sanığın meydana gelen hasarın giderilmesine ilişkin talebinin reddedildiği, bu şekilde sanığın, genel güvenliği tehlikeye düşürecek nitelikte kasten yangın çıkarmak suretiyle sergilediği hileli hareketlerle hasar bedelini katılan sigorta şirketine tazmin ettirmeye kalkıştığının iddia edildiği olayda;
1-Oluşa, sanığın savunmalarına, bilirkişi raporlarına, tanıkların anlatımlarına ve tüm dosya kapsamına göre; sanığın tüm aşamalarda ve aynı doğrultuda verdiği ifadelerinde; söz konusu iş yerini kendisinin işlettiğini, bilinmeyen bir nedenden dolayı yangın olayının meydana geldiğini, hasarının çok olduğundan dolayı sigorta şirketine başvuruda bulunarak karşılanmasını istediğini, suçlamayı kabul etmediğini savunması; ve sanığın yangın olayının meydana gelmesinden sonra olay yerine gelerek yangına müdahale etmeye çalışması, yangının meydana gelmesinden önce veya yangın sırasında, yangına sebebiyet verme amacıyla sabotaj niteliğinde eylemler sergilediğine ilişkin hiç bir kamera kaydı veya buna ilişkin herhangi bir delilin veya tespitin bulunmadığı, bu anlamda sanığın, üzerine atılı olan suçları işlediğine dair somut ve kesin deliller elde edilemediği, bilirkişi raporlarında her ne kadar yangın olayının çıkış nedeni sabotaj olarak değerlendirmiş ise de, sanığa izafe edilebilecek bir eylemin tespit edilemediği, sanığın, yangın olayının meydana gelmesinden sonra iş yerinin zarar görmesinden dolayı yasal hakkını kullanarak adı geçen sigorta şirketine başvuruda bulunup hasarının karşılanmasını istemiş olmasının hileli hareket olarak değerlendirilip delillerin takdir ve değerlendirilmesinde yanılgıya düşülmek suretiyle sanığın beraatine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde mahkümiyetine hükmolunması,
2-Kabule göre de;
Hapis cezası alt sınırdan tayin edildiği halde adli para cezası belirlenirken yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeyle tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle belirlenerek sanığa fazla ceza tayini,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’ nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 22/12/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.