Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/6393 E. 2014/21738 K. 22.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/6393
KARAR NO : 2014/21738
KARAR TARİHİ : 22.12.2014

Tebliğname No : 11 – 2011/137929
MAHKEMESİ : Mersin 3. Ağır ceza Mahkemesi
TARİHİ : 17/12/2010
NUMARASI : 2009/420 (E) ve 2010/496 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Ticarî faaliyeti meslek olarak icra eden kişilerin, güvenilirliğini sağlamak amacıyla,bu suçun, tacir (kişisel olarak ticaretle uğraşan kimseler) veya şirket yöneticisi olan yada şirket adına hareket eden kişilerin ticarî faaliyetleri sırasında işlenmesi, TCK’nın 158/1-h bendinde nitelikli hâl kabul edilmiştir. Bu kavramlar Türk Ticaret Kanunu’nun ilgili hükümlerine göre belirlenecektir. Türk Ticaret Kanunu’nun 14. maddesinde; tacir, kişisel durumları ya da yaptığı işlerin niteliği nedeniyle yahut meslek ve görevleri dolayısıyla, kanundan veya bir yargı kararından doğan bir yasağa aykırı bir şekilde ya da başka bir kişinin veya resmî bir makamın iznine gerek olmasına rağmen izin veya onay almadan bir ticari işletmeyi işleten kişi de tacir sayılır. “denilmektedir. Ticaret şirketleri, aynı Kanun’un 124. maddesinde, Ticaret şirketleri; kollektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif şirketlerden ibarettir. Bu Kanunda, kollektif ile komandit şirket şahıs; anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket sermaye şirketi sayılır” şeklinde tanımlanmıştır. Kooperatif yöneticilerinin, kooperatifin faaliyeti kapsamında, dolandırıcılık suçunu işlemeleri de nitelikli hâl, kabul edilmiştir. Üye sayısı dolmasına rağmen, üyeliğe kabulün devamından bahsederek üye kayıt edilmiş gibi kişinin parasının alınması bu suç tipine örnek gösterilebilir. Kooperatif yöneticilerinin kimler olduğu 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 55 ve devamı maddelerinde tanımlanmıştır. Buna göre; Yönetim Kurulu, kanun ve ana sözleşme hükümleri içinde kooperatifin faaliyetini yöneten ve onu temsil eden icra organıdır. Yönetim Kurulu en az üç üyeden kurulur. Bunların ve yedeklerinin kooperatif ortağı olmaları şarttır. Yönetim Kurulu üyeliğine seçilen tüzel kişiler, temsilcilerinin isimlerini kooperatife bildirir. Bu suçun oluşabilmesi için,Tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin dolandırıcılık suçunu ticari faaliyetleri sırasında işlemiş olmaları gerekir. Keza, kooperatif yöneticilerinin bu nitelikli halden cezalandırılabilmeleri için suçun kooperatifin faaliyeti kapsamında, işlenmesi gereklidir. Bu suçun faili tacir veya şirket yöneticisi yada şirket adına hareket eden kişi yada kooperatif yöneticisi olabilir.
Katılanın,… Maden Yapı İnşaat Makine Ticaret ve Sanayii Limited Şirketi’nin yetkilisi olarak kendisine ait Kayseri Yahyalı Acıpınar mevkiindeki madenlik sahayı satılığa çıkarması üzerine sanığın yetkilisi olduğu … Madencilik Petrol Ürünleri Otomotiv Gıda ve ….Sanayii Limited Şirketi’nin katılan ile görüşme yaparak, aralarında 29/05/2008 tarihli protokol düzenlenerek ödemelere ilişkin plan yapıldığı, maden ocağının işletim bedelinin 350.000 Dolar olarak belirlendiği, aynı protokolde, 28/05/2008 tarihli maden sahası ve ruhsat devri sözleşmesinde belirtilen süre kadar ruhsat sahibinde kalmak kaydıyla davaya konu yerin taşeron olarak işletmeciliğinin yapılması hususunda anlaştıkları, 06/06/2008 tarihinde de taraflar arasında ruhsat devir sözleşmesi ve taşeron sözleşmesinin imzalandığı, sanığın katılanla yaptığı anlaşma üzerine söz konusu borca karşılık dört ayrı bono düzenlendiği, borcun bitiminden sonra devir yapılacağının belirtildiği, buna karşın sanığın katılana ekonomik kriz gerekçesini göstererek ödeme yapmadığı, yapılan araştırmada, sanığın gerçekte böyle bir şirketinin bulunmadığı ve olmayan şirket için kaşe basıp senet tanzim edip kullanarak nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarını işlediğinin iddia edildiği olayda,
Gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması açısından; katılana ait … Maden Yapı İnşaat Makine Ticaret ve Sanayii Limited Şirketi ile sanığa ait …. Deri Yün Ticaret ve Sanayi Limited Şirketi ile isim değişikliğinden sonraki ….Madencilik Petrol Ürünleri Otomotiv Gıda ve Tekstil Sanayii Limited Şirketine ait kuruluş, tescil ve faaliyet belgelerinin tamamının ilgili kurumlardan getirtilip incelenmesi, sanıkla katılan arasında yapılan tüm sözleşmeler ve bu sözleşmelere ekli belgelerin getirtilip incelenmesi, söz konusu maden sahasının işletilmesi ve ruhsatının devredilmesine dair belgelerin getirtilip incelenmesi, sanığın şirketlerinin kurulduğu günden sonraki faaliyetlerinin tespiti açısından şirketlere ait ticari defterler, muhasebe kayıtları, bilgisayar kayıtları, vergi kayıtları ile tüm belgelerin getirtilip incelenmesi, bu belgelerin onaylı suretlerinin dosyaya konulması, sanığın şirketindeki diğer ortakların da çağrılarak bilgi sahibi sıfatıyla dinlenilmesi, şirketin hangi tarihten itibaren faal olduğu, katılanla sözleşme yapıldığı tarihte gerçek bir şirket bulunup bulunmadığı hususlarının sorulması, sanıkla katılan arasında varsa devam eden veya biten hukuk davası dosyası ile icra dosyasının getirtilip incelenmesi, onaylı suretlerinin dosyaya konulması, sanık ve müdafisinin, katılan şirket ile 28/05/2008 tarihinde ön sözleşme yapıldığını, daha sonrada adı geçen madencilik şirketi kurulduktan sonra 14/06/2008 tarihinde ikinci sözleşmenin yapıldığını, bu sözleşmenin ön sözleşmenin ayrılmaz bir parçası olması nedeniyle ön sözleşme ile uyum sağlaması için sözleşme tarihinin ön sözleşmenin bir gün sonrası olan 29/05/2008 tarihi olarak yazıldığını, mali müşavir R. Z..’in bu olaylara tanık olduğunu beyan etmeleri karşısında, adı geçen şirketin sözleşmeden önce mi sonra mı kurulduğunun belirlenmesi yönünden, ön sözleşmede ve ikinci sözleşemede imzaları bulunan M. T..ve G. E.ile R. Z..’in ifadelerinin alınması, bütün delillerin toplanmasından sonra içerisinde muhasebeci, vergi uzmanı ve madenci’nin de bulunduğu bilirkişi kuruluna dosyanın tevdii edilerek, şirketlerin hangi tarihte kurulduğu, dosyadaki bilgi ve belgelere göre şirketerin hangi tarihte faal olarak çalıştığı, yapılan isim değişikliğinin sözleşmelerden önce mi sonra mı yapıldığı, bu değişikliğin sözleşmenin ya da belgelerin gerçeliliğini etkileyip etkilemediği, senetlerde kullanılan kaşenin kime ait olduğu, gerçek olup olmadığı, bu kaşenin şirketin başka işlemleri için de kullanılıp kullanılamığı, sanığa ait şirketlerin paravan olup olmadığı, başka ticari faaliyetlerinin ne olduğu, hangi tarihten itibaren ticari faaliyet yürüttükleri, sanıkla katılanın, bu ilişki dışında başka bir sözleşme yapıp yapmadıkları hususlarında denetime elverişli ve belgelere dayanan bilirkişi raporu alınmasından sonra sanığın suç işleme kastının bulunup bulunmadığının karar yerinde tartışılması ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ve yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 22/12/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.