YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/6391
KARAR NO : 2014/21727
KARAR TARİHİ : 22.12.2014
Tebliğname No : 11 – 2011/137862
MAHKEMESİ : Karşıyaka(Kapatılan) 2. Sulh Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 08/12/2010
NUMARASI : 2008/896 (E) ve 2010/1258 (K)
SUÇ : Güveni kötüye kullanma
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması,malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Katılanın Almanya’da ikamet ettiği, zaman zaman Türkiye’ye gelip kaldığı, Almanya’dan almış olduğu maaşının Ziraat Bankası’ndaki hesabına yattığı, Katılanın Almanya’ya dönmeden önce sanık Ebru’ya vekaletname ve banka kartı ile birlikte şifresini vererek kendisinden, söz konusu paranın her ay başka bir hesaba yatırılmasını ve elektrik, su borcu ile apartman aidatını yatırmasını istediği, sanık Ebru ile birlikte yaşayan sanık Yasin’in de bu teklifi kabul ederek kartları katılandan aldıkları, Almanya’ya giden katılanın sonraki dönüşünde geldiğinde bankadaki yatan maaşının bankamatikten çekilmesine rağmen, hesabına yatırılmadığını tespit ettiği, sanıkların, katılanın kendilerine borcu olduğunu, borca karşılık olarak kartların kendilerine verildiğini, borçtan fazla çekilen paranın sanığa ayrıca ödeneceğini söyledikleri, böylece sanıkların, katılan tarafından verilen vekaleti kötüye kullanarak güveni kötüye kullanma suçunu işlediklerinin iddia edildiği olayda,
1-Sanıkların, eylem ve fikir birliği içinde hareket ederek, alınan vekaletname ilişkisi çerçevesinde katılanın parasını idare etme yetkisini kötüye kullandıkları dikkate alınarak, eylemin 5237 sayılı TCK’nın 155/2 maddesinde öngörülen hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğu gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşülmek suretiyle güveni kötüye kullanma suçundan hüküm kurularak eksik ceza tayini,
2-Kabule göre de; sanık E.. G.. hakkında verilen hüküm açısından; hapis cezası alt sınırdan tayin edildiği halde adli para cezası belirlenirken yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeyle tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle belirlenerek sanığa fazla ceza tayini,
3-Sanık Yasin hakkında verilen hüküm açısından; sanığın daha önce üç aydan fazla hapis cezasına mahkum olduğu ve söz konusu adli sicil kaydının suç tarihi itibariyle silinme koşullarının henüz oluşmadığı dikkate alınarak, TCK’nın 51. maddesinin objektif koşullarının bulunmadığı gözetilmeden yazılı şekilde cezanın ertelenmesine karar verilmesi,
4-Her iki hüküm açısından; Sanıkların, 5237 sayılı TCK’nın 43/1 maddesi kapsamında, aynı suç işleme kararıyla Kanun’un aynı hükmünü değişik zamanlarda birden fazla kez ihlal ederek haksız menfaat temin etmiş olmaları karşısında, zincirleme suç hükümlerinin uygulanmayarak eksik ceza tayin edilmesi
5-5271 sayılı CMK’nın 324/1 ve 326/2. maddeleri uyarınca, iştirak halinde işlenen suçlarda sanıkların sebebiyet verdikleri yargılama giderlerinden ayrı ayrı, geriye kalan ortak yargılama giderlerinden eşit şekilde sorumlu oldukları gözetilmeden yazılı şekilde müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aynı Kanun’un 326/son maddesi uyarınca sonuç ceza miktarı yönünden sanıkların kazanılmış haklarının saklı tutulmasına, 22/12/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.