YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/6379
KARAR NO : 2014/21739
KARAR TARİHİ : 22.12.2014
Tebliğname No : 11 – 2011/135414
MAHKEMESİ : Konya 1. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 02/12/2010
NUMARASI : 2010/309 (E) ve 2010/401 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli,olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de,birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının,özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır. Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır.
Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp,yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü,yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır. Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için,dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların,ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.
Sanığın aldığı mallara karşılık olarak suça konu çekleri katılana verdiği, bu arada sanığın yetkilisi olduğu şirket tarafından ileri tarihli düzenlenen çeklerin çalındığı gerekçesiyle 09/01/2009 tarihinde bankaya başvurularak ödemen men şerhi koydurulduğu, sanığın ise 05/12/2008 tarihinde şirketten istifa ettiği, sanığın, çekteki imzanın şirket yetkilisine ulaşılamadığı için kendisi tarafından atıldığını belirttiği, böylece sanığın, çekleri, imzaya yetkili olan diğer kişinin imzasını taklit edip katılana verip katılan aleyhine haksız menfaat temin etmek suretiyle nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarını işlediğinin iddia edildiği olayda,
Keşidec,,…. İnşaat Madencilik İnşaat Şirketi’nin diğer ortaklarının, sanığın kendi yerlerine imza atarak çek keşide etmesine muvafakatlerinin olmadığını belirttikleri, sanığın, söz konusu diğer imzanın,şirketin diğer yetkilisi tarafından atıldığını söyleyerek katılanı yanılttığı, sanığın, ortakları yerine imza attığı başka çekleri dosyaya sunmuş ise de, bu çeklerin katılanla bir ilgisinin bulunmadığı ve şirket ortaklarının, bu çek için sanığa rıza gösterdiklerini ispatlayamayacağı, katılanın da, sanığın, ortakları yerine imza attığını bilmediği, bu hususta sanığın da bir bilgilendirmesinin olmadığı dikkate alınarak, sanığın gerçekte başkası tarafından atılan imzanın, ortaklar tarafından atıldığını söyleyerek katılanı aldatmak suretiyle haksız menfaat temin ettiğinin anlaşılması karşısında, her iki suçun sabit olduğu dikkate alınarak, 5237 sayılı TCK’nın 204/1 ve 158/1-f, son maddeleri gereğince mahkumiyetine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde beraat kararı verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 22/12/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.