Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/6318 E. 2014/22053 K. 24.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/6318
KARAR NO : 2014/22053
KARAR TARİHİ : 24.12.2014

Tebliğname No : 11 – 2011/121334
MAHKEMESİ : Aksaray Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 12/10/2010
NUMARASI : 2009/114 (E) ve 2010/237 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi,kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Hile nitelikli bir yalandır.Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır.Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-d bendinde belirtilen,Kamu kurum ve kuruluşlarının,kamu meslek kuruluşlarının,siyasî parti,vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun işlenmesi,nitelikli hâl kabul edilmiştir.Söz konusu kurum yada kuruluşların konumunun suçun işlenmesinde kolaylık sağlayacağı düşüncesi,bu kurum ve kuruluşların bu suçta araç olarak kulanılmasının,ağırlaştırıcı neden olmasını gerektirmiştir.
Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için,bunların isminin kullanılması yeterli olmayıp maddi varlığının kullanılması gerekmektedir.Araç olarak kullanılma,bu kurum veya kuruluşlara ait yazı veya belgeleri amaç dışı olarak kullanmak şeklinde olabilir.Bu kurumlara ait kimlik belgesinin gösterilmesi, basılı evraklarının, kıyafetlerinin, taşıtlarının kullanılması mağdurda güven oluşumunu sağlayacaktır.
Sanığın, Aksaray 1. Asliye Hukuk Mahkemesine müracaat ederek katılanın imzalarının bilgisayar ve ekipmanları kullanılmak suretiyle aktarıldığı 15.03.2005 tanzim, 15.07.2005 ödeme tarihli, alacaklısı İ.. D.., borçlusu katılanın yetkilisi olduğu ….Kardeşler Otomotik Nak. Ltd. Şti olan 20.000 TL bedelli sahte bonoyu ibraz edip ihtiyati haciz talebinde bulunduğu, mahkemece 02.01.2006 tarih 2006/1 değişik iş sayılı kararı ile talebin kabul edildiği, aynı gün sanığın vekili aracılığı ile Aksaray 2. Icra Müdürlüğü’ne müracaat edip karar gereği işlem yaptırdığı, 09.01.2006 tarihinde ise takip talebinde bulunduğu, katılanın senet üzerindeki imzaya itirazı sonucu Aksaray İcra Hukuk Mahkemes’inin 2006/6 esas sayılı dava dosyası üzerinden alınan Adli Tıp Kurumu raporu ile katılanın imzasının bilgisayar ve ekipmanları kullanılmak suretiyle belgeye aktarılmış olduğunun tespit edildiği, sanığın bu şekilde gerçekleşen eyleminin resmi belgede sahtecilik ve kamu kurumunu aracı kılmak suretiyle dolandırıcılık suçunu oluşturduğu iddia edilen olayda;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-Sanığın sahte senedi icraya vererek katılana ait araç üzerine kayden haciz koydurduğu anlaşılmakta ise de, sanığın bu kayden haciz neticesinde herhangi bir menfaat edinmediği, sanık haksız menfaat edinemeden haczin kaldırıldığı, bu halde sanığın dolandırıcılık eyleminin teşebbüs aşamasında kaldığı gözetilerek sanığın cezasında teşebbüs indirimi yapılması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde tamamlanmış suçtan ceza verilmesi,
2-Hapis cezasının alt sınırdan tayin edilmesine rağmen, adli para cezasının belirlenmesi sırasında, yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeye dayanarak tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle sanığa fazla ceza tayini,
3-Sanığın sabıkasında görünen ilamın 4616 sayılı kanun kapsamında kesin hükme bağlanması ertelenen bir hükme ilişkin olduğu ve bu hükme dayanarak sanığın sabıkalı olduğundan bahsedilemeyeceği gözetilmeden, sanığın sabıkalı olduğundan bahisle yazılı şekilde ertelemeye ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 24.12.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.