YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/6274
KARAR NO : 2014/21993
KARAR TARİHİ : 24.12.2014
Tebliğname No : 11 – 2011/59418
MAHKEMESİ : Kırıkkale 1. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 05/10/2010
NUMARASI : 2010/131 (E) ve 2010/518 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Sanığın otobüs ile Antalya ilinden Kırıkkale iline giderken, otobüsün mola verdiği iş yerinde çalışan katılan ile tanıştığı, katılana kendisini CHP Belediye Başkan adayı olarak tanıtıp güven tesis ettiği, Romanya ülkesinde tanıdıkları olduğunu, katılanı daha iyi bir işte çalışması için yurtdışına gönderebileceğini söylediği ve telefon numarasını aldığı, daha sonra arayarak fotoğraf ve kimlik fotokopisi ile işlemler için para göndermesini istediği, sanığa güvenen katılanın ayrı ayrı tarihlerde toplam 8.127 TL parayı sanığın hesabına havale ettiği ancak daha sonra sanığa ulşamadığı, bu suretle sanığın dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda;
Sanığın ifadesinde, katılanın kardeşleri ile sorunun bulunduğunu, ayrıca kardeşlerinden alacağının olduğunu söyleyerek sanki sanığa borçluymuş gibi her ay sanığın hesabına para yatırmayı teklif ettiğini, kendisinin ise bu paraları kendi hesabından çekerek yine katılana elden verdiğini beyan ettiği, ancak sanığın bu iddiasını somut delil ile ispatlayamadığı, dosya içerisinde katılan tarafından farklı tarihlerde sanığın hesabına gönderilen para miktarına ilişkin dekontların bulunduğu ve bu dekontlar ile katılanın iddiasının doğrulandığı anlaşılmakla, sanık hakkında dolandırıcılık suçundan mahkumiyetine karar verilmesi gerektiği gözetilmeksizin, yazılı şekilde olayda hile bulunmadığı, olayın hukuki ihtilaf olduğu gerekçesiyle beraat kararı verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 24/12/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.