YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/6209
KARAR NO : 2014/22131
KARAR TARİHİ : 25.12.2014
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılığa teşebbüs
HÜKÜM : Mahkumiyet
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçu yönünden TCK’nın 168. maddesinin uygulanma koşulları bulunmadığı halde uygulanması karşı temyiz olmadığından bozma nedeni yapılamamıştır.
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Somut olayda; fikir ve eylem birliği içinde hareket eden sanıkların mağdur … ve eşinin oturduğu binaya geldiklerinde kendilerini elektrik idaresi-Bedaş görevlileri olarak tanıtıp denetim yapacaklarını belirtip mağdur … ve eşi…adına abonelik kayıtları olan… ve … no’lu elektirik sayaçlarının çeşitli usulsüzlüklerinin olduğunu ileri sürerek, para cezalarına maruz kalmamaları için bunların giderilmesi gerektiğini, 1.500 TL verilmesi halinde yeni sayaçları takıp sorunu halledeceklerini söylemeleri sonrasında mağdurun (ve kardeşinin) “…bugüne kadar bir sorun yaşamadıklarını, istenilen parayı veremeyeceklerini…” söylemelerini müteakip mevcut halde oradan ayrılmaları eylemlerinin “dolandırıcılığa teşebbüs” suçunu oluşturduğunu takdir eden mahkemenin kabul ve uygulamalarında aşağıdaki bozma nedeni dışında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanıkların yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
TCK’nın 53. maddesinin 1. fıkrasının c bendinde yer alan “sanığın kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkilerine” ilişkin hak yoksunluğunun koşullu salıverilme tarihine kadar uygulanabileceğinin nazara alınmaması,
Bozmayı gerektirmiş, sanıkların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. Maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak; yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan sanıklar hakkında kurulan hüküm fıkralarında yer alan TCK’nın 53. maddesinin tatbikine ilişkin bölümler çıkartılarak yerlerine “Sanığın, TCK’nın 53/3. maddesi uyarınca, aynı maddenin 1. fıkrasının c bendinde yer alan kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık haklarından koşullu salıverilme tarihine, 1. fıkrada yazılı diğer haklardan ise hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına,” paragrafı yazılmak suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 25/12/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.