Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/6200 E. 2014/22166 K. 25.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/6200
KARAR NO : 2014/22166
KARAR TARİHİ : 25.12.2014

Tebliğname No : 15 – 2011/312896
MAHKEMESİ : Kadıköy 3. Ağır (İstanbul Anadolu 8.) Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 22/03/2011
NUMARASI : 2010/264 (E) ve 2011/56 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Ticarî faaliyeti meslek olarak icra eden kişilerin, güvenilirliğini sağlamak amacıyla, bu suçun, tacir (kişisel olarak ticaretle uğraşan kimseler) veya şirket yöneticisi olan yada şirket adına hareket eden kişilerin ticarî faaliyetleri sırasında işlenmesi, TCK’nın 158/1-h bendinde nitelikli hâl kabul edilmiştir.Bu kavramlar Türk Ticaret Kanunun ilgili hükümlerine göre belirlenecektir.
Türk Ticaret Kanunun Madde 14 de, tacir;
“(1) Kişisel durumları ya da yaptığı işlerin niteliği nedeniyle yahut meslek ve görevleri dolayısıyla, kanundan veya bir yargı kararından doğan bir yasağa aykırı bir şekilde ya da başka bir kişinin veya resmî bir makamın iznine gerek
olmasına rağmen izin veya onay almadan bir ticari işletmeyi işleten kişi de tacir sayılır. “denilmektedir.
Ticaret şirketleri,aynı yasanın Madde 124 de
”(1)Ticaret şirketleri; kollektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif şirketlerden ibarettir.
(2) Bu Kanunda, kollektif ile komandit şirket şahıs; anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket sermaye şirketi sayılır” şeklinde tanımlanmıştır.
Kooperatif yöneticilerinin, kooperatifin faaliyeti kapsamında, dolandırıcılık suçunu işlemeleri de nitelikli hâl, kabul edilmiştir. Üye sayısı dolmasına rağmen, üyeliğe kabulün devamından bahsederek üye kayıt edilmiş gibi kişinin parasının alınması bu suç tipine örnek gösterilebilir. Kooperatif yöneticilerinin kimler olduğu 1163 sayılı Kooperatifler kanunun 55 ve devamı maddelerinde tanımlanmıştır. Madde 55-Yönetim Kurulu, kanun ve anasözleşme hükümleri içinde kooperatifin faaliyetini yöneten ve onu temsil eden icra organıdır. Yönetim Kurulu en az üç üyeden kurulur. Bunların ve yedeklerinin kooperatif ortağı olmaları şarttır. Yönetim Kurulu üyeliğine seçilen tüzel kişiler, temsilcilerinin isimlerini kooperatife bildirir.
Bu suçun oluşabilmesi için, tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin dolandırıcılık suçunu ticari faaliyetleri sırasında işlemiş olmaları gerekir. Keza, kooperatif yöneticilerinin bu nitelikli halden cezalandırılabilmeleri için suçun kooperatifin faaliyeti kapsamında, işlenmesi gereklidir.Bu suçun faili tacir veya şirket yöneticisi yada şirket adına hareket eden kişi yada kooperatif yöneticisi olabilir.
Somut olayda; … Motorlu Araçlar…Ltd. ticari ünvanlı şirketin ortaklarından ve temsil-ilzama münferiden yetkili müdürlerinden biri olan sanığın, katılana nitelikleri belli aracın satışını (bağlı olduğu … Motor A.Ş. ana bayii vasıtasıyla) gerçekleştirmeyi vaat ederek 28/10/2008 tarihli sipariş formuyla birlikte 500 TL kapora alınmasını sağlamasına ve ana bayie sözkonusu siparişi iletmemesine rağmen 31/10/2008 tarihinde “şikayetçinin kur farkından etkilenme ihtimalini bertaraf etmek bahanesiyle” araç bedelinin tamamını oluşturacak şekilde 79.500 TL’nin katılan tarafından şirket banka hesabına havale edilmesini de sağlayıp vaat edilen aracı aradan geçen uzun zamana karşın katılana teslim etmeyerek haksız yarar sağlaması eyleminin TCK’nın 158/1-h maddesinde tanımlanan “nitelikli dolandırıcılık” suçunu oluşturduğu iddia edilen somut olayda;
Gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak biçimde belirlenebilmesi amacına yönelik olarak; mahkemenin “…ekonomik sıkıntı nedeniyle ana bayi tarafından siparişlerinin kabul edilmediğini bildiği halde…” yargısına varmasına neden olan …Motor A.Ş. vekilinin 21/03/2011 tarihli cevabi yazısı ile yetinilmeyerek 28/10/2008 tarihli müşteri sipariş formu esas alınarak .. Moto A.Ş. ticari ünvanlı şirketten Akay…Ltd. ünvanlı şirketin (özellikle katılana vaat edilen aracın nitelikleri nazara alınarak) siparişinin olup olmadığının, varsa belgesinin istenmesi, “siparişlerinin o dönem itibariyle kabul edilip edilmediğinin edilmiyor ise sebebinin de” sorulup öğrenilmesi, o dönemde katılanın siparişine konu nitelikleri haiz bir aracın Akay…Ltd’ye tesliminin olup olmadığının ortaya konulması toplanan deliller birlikte değerlendirilerek varılacak sonuca göre sanığın hukuki durumun takdir ve tayini gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 25/12/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.