Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/6171 E. 2014/21754 K. 22.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/6171
KARAR NO : 2014/21754
KARAR TARİHİ : 22.12.2014

Tebliğname No : 15 – 2011/307620
MAHKEMESİ : Küçükçekmece 9. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 16/05/2011
NUMARASI : 2008/729 (E) ve 2011/323 (K)
SUÇ : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması, malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehin etmesi, tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkâr etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Suçun, meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin ya da hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkasının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında işlenmesi hâlinde, nitelikli hali oluşmaktadır.
Katılanın .. plaka sayılı aracını satmaya karar verdiği, galericilik yaptıklarını söyleyen sanık ve kimliği tespit edilemeyen A. E.. isimli kişiyle aracın alım satımı konusunda 12500 TL anlaştıkları, sanık ve arkadaşın birkaç yere telefon ettikleri ve aracı almak isteyen bir şahsın olduğunu söyledikleri, bunun üzerine katılanın sanıkların istediği M. Ç.. ve E. G.. adına 1 aylık süreli vekâletname çıkarttığı, o sırada kimliği tespit edilemeyen Ali isimli şahsın bankadan parayı çekmeye gittiği, vekâletname çıkarttıktan sonra katılanın sanık Yılmaz’ın yanında çalışan biriyle bankaya gittikleri, sanık Yılmaz’ın ise aracı alarak işyerine götüreceğini söylediği, ancak bankaya giden katılanın kimseyi bulamadığı, telefonla aradığında Ali’nin beklemesini söylediği ancak gelen olmadığı gören katılanın karakola giderek şikayetçi olduğu ve bir gün sonra azilname çıkarttığı, Trafik Tescil Bürosu’na gittiğinde aracın başka bir iş takipçisine verildiğini tespit ederek satımı durdurduğu, aracın bulunamadığı olayda, sanığın eyleminin TCK’nın 157/1 maddesinde düzenlenen basit dolandırıcılık suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre de;
Sanık hakkında temel ceza tayini sırasında hürriyeti bağlayıcı cezanın alt sınırdan belirlendiği halde adli para cezasının alt sınırdan uzaklaşılarak tespit edilmesi ve gün para cezasının TCK’nın 52/2. maddesi uyarınca adli para cezasına çevrilmesi sırasında hesap hatası yapılarak fazla cezaya hükmedilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 22/12/2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.