YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/6161
KARAR NO : 2014/21762
KARAR TARİHİ : 22.12.2014
Tebliğname No : 15 – 2011/306596
MAHKEMESİ : Edirne 2. Sulh Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 02/03/2011
NUMARASI : 2010/424 (E) ve 2011/160 (K)
SUÇ : Güveni kötüye kullanma
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması, malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehin etmesi, tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden almak, hırsızlık suçunun temel şeklidir. Taşınır malın alınmasının suç oluşturabilmesi için, zilyedinin rızasının bulunmaması gerekir.
Sanığın katılanın çalıştığı dükkana giderek acil bir yeri araması gerektiğini söyleyip katılandan cep telefonunu istediği, katılanın kendisine ait 6100 Nokia marka cep telefonunu sanığa verdiği, sanığın konuşma yapmak için dışarı çıktığı, katılanın müşterilerle ilgilenmesini fırsat bilerek kısa görüşme yapıp vermek üzere almış olduğu cep telefonunu iade etmeden olay yerinden kaçtığı olayda, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 12.06.2012 tarih ve 2011/15-440 E. 2012/229 K. sayılı ilamı gereğince; başlangıçtan itibaren hırsızlık kastıyla hareket ettiği anlaşılan sanık ile katılan arasında yasa koyucu tarafından güveni kötüye kullanma suçunun oluşması amacıyla aranan nitelikte, zilyetliğin devrine ilişkin, tarafların aldatılmamış özgür iradeleriyle kurulan ve hukuken geçerli olan bir sözleşme, dolayısıyla hukuksal anlamda geçerli bir zilyetlik devrinin bulunduğundan ve sözleşme sonucu meydana gelmiş olan güvenden söz edilemeyeceğinden, eylemin 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 141/1.maddesinde öngörülen hırsızlık suçunu oluşturduğu gözetilmeden, yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı sair yönleri incelenmeksizin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 22/12/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.