YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/6157
KARAR NO : 2014/21761
KARAR TARİHİ : 22.12.2014
Tebliğname No : 15 – 2011/288133
MAHKEMESİ : Şanlıurfa 1.Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 28/04/2011
NUMARASI : 2008/43 (E) ve 2011/113 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;
Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-e bendinde belirtilen, Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hal kabul edilmiştir. Hangi kurum ve kuruluşların, kamusal nitelik taşıdığı, o kurumun kadro bakımından bağlı olduğu durumu düzenleyen mevzuata göre belirlenir. Bu nitelikli halin oluşması için, eylemin kamu kurum ve kuruluşlarının mal varlığına zarar vermek amacıyla işlenmesi gerekir.
Zarar vermek, kamu kurum ve kuruluşlarından hakkı olmayan bir parayı almak ya da bir borcu geri vermemek şeklinde olabilir. Bu suçun zarar göreni kamu kurum ve kuruluşunun tüzel kişiliğidir. Kamu kurum ve kuruluşlarının zarar görmesi söz konusu değilse bu suç oluşmayacaktır. Dolandırıcılık suçunun Kamu yararına çalışan hayır kurumlarının zararına işlenmesi madde kapsamında değildir.
Sanığın Şanlıurfa Merkez Payamlı Köyündeki 404 numaralı parsele buğday ektiğini belirterek 26/06/2006 tarihinde Şanlıurfa Tarım İl Müdürlüğü’ne müracaat ederek doğrudan gelir desteği ödemesi talebinde bulunduğu ve talebine üretim yaptığına dair yazılı beyanı, kira sözleşmesi ve tapu senedi eklediği, bu talebi neticesinde kendisine 215 TL doğrudan gelir desteği ödemesi yapıldığı, sanığın söz konusu parayı 27/02/2007 tarihinde Ziraat Bankası ATM sinden çektiği, suça konu 404 parsel sayılı taşınmaz üzerinde 18/06/2007 tarihinde keşif yapıldığı, yapılan keşifte tarıma elverişsiz taşlık ve kayalık olduğu, üzerinde ekilmiş herhangi bir ürünün bulunmadığının tespit edildiği iddia olunan olayda;
Sanığın 402 ve 404 no’lu parselleri babasından kiraladığını, ekim yapıp doğrudan gelir desteğine başvurduğunu, yapılan keşifte muhtarla birlikte yeri gösterdiğini ancak söz konusu taşınmazın 401 parsel içinde kaldığının belirtildiği, Bu hususun 09/05/2007 tarihli keşif raporunda belirtildiği, tapu kayıtlarında 401 parselli taşınmazın 1157 dönüm olduğu ve birden fazla hissedarının bulunduğu, bunlardan bir kısmının destekleme aldığının anlaşılması karşısında; gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti için sanığın fiilen ekim yaptığını belirttiği yerin kime ait olduğu tespit edilip beyanının alınması, bu yerle ilgili doğrudan destekleme talebinde bulunulup bulunulmadığı, gerçekte sanığın ekim yapıp yapmadığı hususları araştırılıp sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 22/12/2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.