Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/5996 E. 2014/22178 K. 25.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/5996
KARAR NO : 2014/22178
KARAR TARİHİ : 25.12.2014

Tebliğname No : 11 – 2011/159540
MAHKEMESİ : Gebze 1. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 21/12/2010
NUMARASI : 2010/39 (E) ve 2010/415 (K)
SUÇ : Bankanın araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de;“Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de,birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının,özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin,kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır. Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır. Bilişim sisteminden maksat,verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü,yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır. Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için,dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların,ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.
Sanığın, katılan …. Katı Yakıt Pazarlama ve Ticaret A.Ş’den kömür satın aldığı, borcuna karşılık olarak ise bir süre yanında işçi olarak çalışan H. Ö..’in TEB Bankasında bulunan hesabına istinaden verilen ..4 seri numaralı çeki, H. Ö..’in bilgi ve rızası dışında 25.09.2008 keşide tarihli ve 25000 TL meblağlı olarak tanzim ederek katılana verdiği, daha sonra katılanın suça konu çeki tahsil etmek için bankaya ibraz ettiğinde karşılığının olmadığının anlaşıldığı, bunun üzerine çekte keşideci olarak görülen H. Ö.. hakkında karşılıksız çek keşide etme suçundan soruşturma başlatıldığı, ancak Hakan’ın söz konusu çeki kendisinin düzenlemediğini belirtmesi üzerine durumun anlaşıldığı, bu şekilde sanığın hileli hareketler yaparak menfaat temin etmek suretiyle üzerine atılı nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarını işlediğinin iddia edildiği olayda,
Sanığın aşamalarda değişmeyen ifadesinde, elemanı olan H. Ö.. adına çek karnesi aldıklarını, suça konu çekide Hakan’ın bilgisi dahilinde keşide edip verdiğini belirterek atılı suçlamaları kabul etmemesi, H. Ö..isimli şahsın ise söz konusu çeki sanığın bilgisi dışında tanzim ederek kullandığını, bu hususta Samsun Cumhuriyet Başsavcılığı’na şikayette bulunduğunu belirtmesi karşısında, gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde ortaya çıkarılması açısından, H. Ö..’in ifadesinde belirttiği ve sanık hakkında yapmış olduğu şikayet ile ilgili olarak ne gibi bir işlem yapıldığının araştırılarak ilgi evrakların bir suretinin dosya içine konulması, söz konusu çeki sanıktan ilk olarak alan ….Yakıt Pazarlama Ticaret Şirket Yetkilisi’nin duruşmaya çağrılarak sanığın söz konusu çeki H. Ö.. yerine keşide ettiğini bilip bilmediğinin tanık sıfatıyla sorularak tespit edilmesi, yine sanığın suç tarihi ve öncesinde H. Ö.. isimli kişiyle birlikte çalışıp çalışmadığı, bu kapsamda daha önceden Hakan’ın rızasıyla çek düzenleyip düzenlemediği, bu çekleri alan kişilerin sanık tarafından Hakan adına çek keşide edildiğini bilip bilmediklerinin değerlendirilmesi, bu mahiyette imzalanan ve ödenen çekler bulunup bulunmadığı araştırılıp sanığın suç işleme kastıyla hareket edip etmediği karar yerinde tartışılarak sonucuna göre hukuki durumunun tayin ve takdirinin gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 25.12.2014 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.