Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/5988 E. 2014/18636 K. 12.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/5988
KARAR NO : 2014/18636
KARAR TARİHİ : 12.11.2014

Tebliğname No : 11 – 2011/159139
MAHKEMESİ : Mersin 4. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 24/12/2010
NUMARASI : 2010/821 (E) ve 2010/1143 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Şikayetçi ile sanığın daha önceden tanıştıkları, şikayetçinin ailesi ile birlikte tatil planı olduğu ve bu işleri yaptığını bildiği sanıkla, tatillerini yapacakları otele götürmek için aile başı 680TL’den üç aile parası olarak 2040TL’ye anlaştıkları, sanığın şikayetçiye otelde rezervasyon yapacağını, kendisine vereceği belge ile buraya gidebileceklerini ve belgeyi daha sonra getireceğini söylediği, ancak durumdan şüphelenen şikayetçinin oteli arayıp rezervasyon olup olmadığını sorduğu, otelden ise rezervasyon olduğunu ancak parasının yatmadığı için iptal edildiğini bildirdikleri, şikayetçinin sanığın çalıştığını bildiği RSG isimli tur firmasını aradığı, tur firması yetkililerinin sanığı işten çıkardıklarını ve bunu gazetede ilan olarak yayınladıklarını belirttikleri, şikayetçinin daha sonra sanığa ulaşmak istemesine rağmen ulaşamadığı, sanığın bu eylemiyle dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda;
17.12.2010 tarihli celsede, bir sonraki duruşma gününün 22.02.2011 tarihine bırakılmasına rağmen, 24.12.2010 tarihinde sanığın savunmasının tespiti amacıyla yakalanması üzerine katılanın yokluğunda yapılan arızi duruşmada karar verilmek suretiyle CMK’nın 240/2.maddesine muhalefet edilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, katılanın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, sair yönleri incelenmeyen hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 12.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.