YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/5856
KARAR NO : 2014/21264
KARAR TARİHİ : 16.12.2014
Tebliğname No : 11 – 2011/128861
MAHKEMESİ : İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 08/12/2010
NUMARASI : 2008/255 (E) ve 2010/437 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;
Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır.
Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır.
Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü, yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkânını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır.
Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için, dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten süjelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların, ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.
Sanıkların, katılandan satın aldıkları mandalina karşılığı mandalina bedelinin bir kısmını nakit olarak, bir kısmını da çek olarak verdikleri, ancak daha sonra verdikleri ilk çeki ödeyemeyeceklerini beyan edip geri alıp, emanetin 2008/8060 sırasında kayıtlı bir tanesi Akbank … Şubesindeki G. G..’ya ait hesaptan verilme 2.000,00 TL.bedelli sahte çek ile ikincisi … Pamukbank Şubesindeki C. Y..’ya ait hesaptan verilme 4.250,00 TL. bedelli sahte çeki verdikleri iddia edilen olayda, çeklerin ilgili olduğu hesapların bulunduğu banka şubelerinden çeklerin sahte olarak mı düzenlendiği, çalıntı Çek mi olduğu, bu çekleri keşide etmeye yetkili kişilerin açık kimlik bilgilerinin sorulması, kimlik bilgileri tespit edilen kişilerin tanık sıfatıyla dinlenilmesi, bu kişilerin ve sanıkların imza, yazı, rakam örnekleri alınıp bilirkişi aracılığı çekteki yazı, rakam ve imzaların bu kişilere ait olup olmadığının belirlenmesi, toplanan tüm deliller bir bütün halinde değerlendirildikten sonra, sanıkların hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre de;
Tekerrüre esas mahkumiyeti bulunan sanık M.. S.. hakkında 5237 sayılı TCK’nın 58. maddesinin uygulanmaması,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar müdafii ve sanık M.. S..’ğn temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 Sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 Sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 16/12/2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.