Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/5834 E. 2014/21625 K. 18.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/5834
KARAR NO : 2014/21625
KARAR TARİHİ : 18.12.2014

Tebliğname No : 11 – 2011/125601
MAHKEMESİ : Samsun 1. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 27/09/2010
NUMARASI : 2009/129 (E) ve 2010/195 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi,kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır .Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-d bendinde belirtilen,Kamu kurum ve kuruluşlarının,kamu meslek kuruluşlarının, siyasî parti,vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Söz konusu kurum yada kuruluşların konumunun suçun işlenmesinde kolaylık sağlayacağı düşüncesi, bu kurum ve kuruluşların bu suçta araç olarak kullanılmasının, ağırlaştırıcı neden olmasını gerektirmiştir.
Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için, bunların isminin kullanılması yeterli olmayıp maddi varlığının kullanılması gerekmektedir. Araç olarak kullanılma, bu kurum veya kuruluşlara ait yazı veya belgeleri amaç dışı olarak kullanmak şeklinde olabilir. Bu kurumlara ait kimlik belgesinin gösterilmesi, basılı evraklarının, kıyafetlerinin, taşıtlarının kullanılması mağdurda güven oluşumunu sağlayacaktır.
Sanığın …Otomotiv isimli şirketin satılığa çıkarttığı … plaka sayılı kaza yapmış aracı internet üzerinden eşinin arkadaşı olan temyiz dışı sanık H.. Ö.. adına satın aldığı, kaza yapan araçla aynı model ve marka olan N.. D..’a ait …. plaka sayılı çalıntı araca kriminal ekspertiz raporunda belirtildiği şekilde … plaka sayılı aracın şasi numarasını puntolama yaparak aktardığı, aracın ilk başta tanık M.. K..’ya satılıp devrinin yapıldığı, temyiz dışı sanık M.. B..’nın M.. K..’dan aldığı vekaletname ile aracı S. Ö..’e satıp devrini yaptığı, sanığın internetten satın aldığı aracı kaza yapmış haliyle S. B.. isimli şahsa sattığını savunmasına karşın kovuşturma aşamasında öldüğü için ifadesi alınamayan S. Ba..’nın kollukta verdiği ifadesinde sanığın aracı satmak istediğini söylediğini, servise götürüp değişen parçasının olmadığını öğrendikten sonra temyiz dışı sanık M.. B..’ya sattıklarını söylemesi, Sezai’nin iş ortağı olan T.. Y..’ün tanık olarak verdiği ifadesinde de aynı şekilde beyanda bulunduğu, kriminal ekspertiz raporuna göre de “change” işleminin yapıldığının bildirildiği somut olayda; sanığın internetten satın aldığı aracı kazalı şekilde ölen S. B..’ya sattığını söylemesi, tanık olarak dinlenen M.. K..’nun kolluktaki beyanında aracı S. B..’dan satın aldığını söylemesine karşın, kovuşturmadaki ifadesinde suça konu aracı temyiz dışı sanık M.. B..’dan aldığını, satışı konusunda S. B..’ya vekalet verdiğini beyan etmesi ve sanık ile temyiz dışı sanıkların hiç birinin suçlamaları kabul etmemesi karşısında kriminal rapora göre change olduğu sabit olan araç üzerinde sahteciliği kimin yaptığının kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespit edilemediği gözetilerek sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesi,
Kabule göre de;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2007/10-108 E., 2007/152 K. sayılı ilamında da belirtildiği gibi yasa koyucunun ayrıca adli para cezası öngördüğü suçlarda, hapis cezasının alt sınırdan tayini halinde mutlak surette adli para cezasının da alt sınırdan tayini gerektiği yönünde bir zorunluluk bulunmamasına rağmen, yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin adli para cezasının alt sınırın üzerinde 300 tam gün olarak tayin edilmesi;
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 18.12.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.