Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/5797 E. 2014/18757 K. 12.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/5797
KARAR NO : 2014/18757
KARAR TARİHİ : 12.11.2014

Tebliğname No : 11 – 2011/197096
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 9. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 16/12/2010
NUMARASI : 2009/321 (E) ve 2010/424 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, özel belgede sahtecilik

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu,TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de,birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır.
Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır.
Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü, yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır.
Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için, dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların, ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamıyacaktır.
Katılanın, emlakçı olan sanık vasıtasıyla tanık D. D.’ye dairesini sattığı, 43.000 TL’yi nakit olarak verdiği, sanığın katılana tanık D. D.’nin kalan borcu için tapuya gitmeden önce kendisine çek verdiğini söyleyerek daire bedeli olarak keşidecisi N. Gıda Dağıtım Hizmetleri Pazarlama Sanayi Ticaret Limited Şirketi olan 21/06/2006 tarih ve 24.000 TL tutarındaki çeki verdiği, katılan tarafından çekin bankaya ibrazı üzerine keşide yeri olmaması ve imzanın uymaması sebebiyle ödeme yapılmadığı, sanığın bu şekilde gerçekleşen eyleminin nitelikli dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik suçlarını oluşturduğu iddia edilen olayda, sanığın savumasında tanık Derya tarafından çekle ödeme yapılmak istenmesi üzerine katılanın kendisinin ciro etmesi halinde çeki kabul edeceğini söylemesi nedeniyle çeki ciro ettiğini, çekin kendisine tanık Derya’nın yanında bulunan erkek şahıs tarafından verildiğini belirtmesi, ayrıca çekin sahte olup olmadığının da tespit edilmediğinin anlaşılması karşısında, maddi gerçeğin şüpheye yer bırakmayacak şekilde açığa çıkarılması bakımından, N. Gıda Dağıtım Hizmetleri Pazarlama Sanayi Ticaret Limited Şirketi yetkilisi Y. Y.’ın tanık olarak dinlenerek keşideci imzasının Yusuf Yılmaz eli ürünü olup olmadığı hususunda bilirkişi incelemesi yapılması, Tanık D. D.’nin kardeşi B. D.’nin tanık olarak dinlenerek sanık ile yüzleştirilmesi ve yazı ve imza örnekleri alınıp bilirkişi incelemesi yapılması, E. D. ve A. D.nin tanık olarak dinlenmesi, nihayet müştekiye tanık Derya tarafından çekle ödeme yapılmak istendiği hususunun söylenip söylenmediğinin sorulmasından sonra, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 12.11.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.