Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/5789 E. 2014/21409 K. 17.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/5789
KARAR NO : 2014/21409
KARAR TARİHİ : 17.12.2014

Tebliğname No : 11 – 2011/134685
MAHKEMESİ : Antalya 3. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 21/12/2010
NUMARASI : 2010/72 (E) ve 2010/602 (K)
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik, nitelikli dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır.
Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır.
Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü, yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle,klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır.
Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için, dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların,ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.
Sanığın, katılan A.. Y..’nın iş yerinde meydana gelen hırsızlık sonucunda çalınan çekini bir şekilde ele geçirdiği, bu çeki 7250 TL bedelli olarak 15/10/2005 tarihinde sahte olarak keşide ettiği, bu çekin E. E..’in sera plastiği sattığı sanıktan aldığının belirlendiği, bihare ciro ile katılan A.. A..’a geçtiği, bankaya ibrazında sahte olduğunun anlaşıldığı, sanıktan önceki hamillerinin belirlenemediği, son tespit edilebilen cirontanın sanık olduğu, çekin tüm unsurlarının tam olduğu, çekle ilgili icra takibi yapıldığı, zararın sanık tarafından karşılanmadığı, böylece sanığın üzerine atılı nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarını işlediği iddia edilen somut olayda; sanığın, 30.06.2010 tarihli oturumda suça konu çeki ciro ettirmeden M. A..’dan 2005 yılında Varsak’daki hayvan pazarında sattığı 3 adet inek karşılığında aldığını, bu çeki bu şahıstan aldığında yanında Hüseyin Kaymak’ın da olduğunu, Korkuteli Çay kenarında oturduğunu açıklaması, 23.10.2007 tarihli savcılık ifadesinde de M.A..’nın A… Köyünden olduğunu belirtmesi karşısında; bahsi geçen şahısların açık adres ve kimlik bilgilerinin kolluk marifetiyle araştırılıp tespit edilmeleri halinde duruşmaya tanık sıfatıyla çağrılmalarından sonra bilgi ve görgülerinin sorulması, çek sahibi A.. Y..’nın suça konu çekin çalınmasıyla ilgili başvuruda bulunduğu Bornova Kaymakamlığı İlçe Emniyet Müdürlüğü Çamdibi Polis Karakolundaki tahkikat evrakının akibetinin sorulması ve buna ilişkin onaylı evrak suretlerinin denetime elverir şekilde dosyaya konulması, aynı şekilde suça konu çek nedeniyle Antalya 3. İcra Müdürlüğünde sanık aleyhine yürütülen 2005/16037 numaralı takip dosyasının akibetinin sorulması ve onaylı suretlerinin dosyaya konulması, ayrıca çekteki keşide imzasının ve yazıların çek sahibi olan A.. Y..’ya ait olup olmadığına dair bilirkişi raporu aldırılması suretiyle tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonuca göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayinş yerine yazılı şekilde eksik araştırmayla karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanun’un 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 17.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.