YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/5788
KARAR NO : 2014/21413
KARAR TARİHİ : 17.12.2014
Tebliğname No : 11 – 2011/134607
MAHKEMESİ : Bafra Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 28/12/2010
NUMARASI : 2009/659 (E) ve 2010/895 (K)
SUÇ : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Güveni kötüye kullanma suçunda, başkasına ait olup da, muhafaza etmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere zilyetliği kendisine devredilmiş olan mal üzerinde, kendisinin veya başkasının yararına olarak, zilyetliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunan veya bu devir olgusunu inkar eden kişi, şikayet üzerine, cezalandırılmaktadır. Zilyetlik rızayla faile devredilmelidir.
Somut olayda: sanığın, Türkiye Finans Katılım Bankasını Samsun Şubesi’nde şef olarak çalıştığı, o tarihten Bafra’da Türkiye Finans Bank Şubesi olmadığı için para çekmek ve yatırmak işlerinde sanığın katılana yardımcı olduğu, karşılıklı güven çerçevesi içinde katılanın para lazım olduğunda sanığa telefon açıp, bankadan para çekip getirmesini istediği ve karşılığında sanığın parayı çekip, dekontu ile birlikte katılana getirip, dekontunu imzalatmak suretiyle verdiği, bazen de katılan tarafından hesabına para yatırmak üzere parayı ve hesap cüzdanını sanığa verdiği, sanığın da parayı yatırdıktan ve hesap cüzdanını işlettikten sonra katılana iade ettiği, bu şekilde sanığın katılana itimat ettiği, bu kapsamda 2008 yılı Mart ayı içersinden katılanın tekrar sanığı arayarak 14,500 TL parayı yatıralacağını söylediği, sanığın da işi olduğunu ve 3 saat sonra Bafra’ya geleceğini parayı M. Y.. isimli şahsa vermesini söylediği bu görüşmeden yarım saat sonra katılanın işyerine bu şahsın gelerek kendisini manav yılmaz olarak tanıtarak katılandan 14,500 TL parayı hesap cüzdanına aldığı, daha sonra aradan zaman geçmesi nedeni ile hesap cüzdanının geri getirilmemesi üzerine katılanın o sırada Bafra’da şubesi açılan Türkiye Finans Bankasına gidip hesabını araştırıldığında paranın hesabına yatmadığının tespit edildiği, sanığı arayarak durumu sorması üzerine sanığın sıkışık durumda olduğu ve en kısa zamanda mağduruyetinin giderileceğini söylediği, katılanın iş yerinde sanık ile görüştüğü, bu duruma tanık M. D.. ın da şahit olduğu, sanığın bu görüşmede katılana seni mağdur etmeyeceğim, paranı ödeyeceğim, bana bir hafta süre ver dediği bu süre zarfında da ödeme yapmadığı, sanığın bu suretle güveni kötüye kullanma suçunu işlediğine yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Sanığın aralarındaki samimiyete binaen katılandan bankadaki hesabına yatırılmak için aldığı parayı bankaya yatırmaması biçimindeki eyleminin TCK’nun 155/1. maddesinde yer alan güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğu gözetilmeden, unsurları oluşmayacak şekilde TCK’nın 155/2. maddesi kapsamında değerlendirilmesi,
Kabule göre de;
Sanık hakkında güveni kötüye kullanma suçundan kurulan hükümde temel ceza tayini sırasında hürriyeti bağlayıcı cezanın alt sınırdan belirlendiği halde adli para cezasının alt sınırdan uzaklaşılarak tespit edilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeyen hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 17.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.