Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/5785 E. 2014/21414 K. 17.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/5785
KARAR NO : 2014/21414
KARAR TARİHİ : 17.12.2014

Tebliğname No : 11 – 2011/133819
MAHKEMESİ : Konya 2. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 29/11/2010
NUMARASI : 2010/379 (E) ve 2010/816 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Somut olayda; şikayetçiye ait işyerine gelen sanığın, bir kısım çeyiz eşyası satın aldığı ve 100 TL borçlandığı, borcunu elinde bulunan 50 Sterlin ile ödemeyi teklif ettiği, şikayetçinin kabul ettiği, sanığın, şikayetçiye elinde bulunan gerçekte moğol menşeli olan değersiz paranın 190 TL olduğunu söylediği, 70TL para üstü istediği, geri kalan 20 TL’yi de yarın alırım dediği ve satın aldığı çeyiz malzemelerini almadan işyerinden ayrıldığı, bir daha da işyerine gelmediği, sanığın böylece hileli hareketlerde bulunup menfaat temin etmek suretiyle dolandırıcılık suçunu işlediğine yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazının reddine, ancak;
Sanığın kovuşturma aşamasında 17/09/2010 tarihli dilekçesiyle şikayetçinin zararını ödediğini beyan etmesi karşısında mahkemece zararın giderilip giderilmediği konusunda araştırma yapılarak 5237 sayılı TCK’nun 168. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükmünün uygulanıp uygulanamayacağı hususunun tartışılması gerektiği halde eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanun’un 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 17/12/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.