Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/5773 E. 2014/21563 K. 18.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/5773
KARAR NO : 2014/21563
KARAR TARİHİ : 18.12.2014

Tebliğname No : 11 – 2011/129049
MAHKEMESİ : İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 20/12/2010
NUMARASI : 2010/146 (E) ve 2010/457 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Ticarî faaliyeti meslek olarak icra eden kişilerin,güvenilirliğini sağlamak amacıyla,bu suçun,tacir (kişisel olarak ticaretle uğraşan kimseler) veya şirket yöneticisi olan yada şirket adına hareket eden kişilerin ticarî faaliyetleri sırasında işlenmesi,TCK’nın 158/1-h bendinde nitelikli hâl kabul edilmiştir.Bu kavramlar Türk Ticaret Kanunun ilgili hükümlerine göre belirlenecektir.
Türk Ticaret Kanunun madde 14 de,Tacir;
“(1) Kişisel durumları ya da yaptığı işlerin niteliği nedeniyle yahut meslek ve görevleri dolayısıyla, kanundan veya bir yargı kararından doğan bir yasağa aykırı bir şekilde ya da başka bir kişinin veya resmî bir makamın iznine gerek olmasına rağmen izin veya onay almadan bir ticari işletmeyi işleten kişi de tacir sayılır. “denilmektedir.
Ticaret şirketleri, aynı yasanın madde 124 de;
”(1)Ticaret şirketleri; kolektif, komandit, anonim, limitet ve kooperatif şirketlerden ibarettir.
(2) Bu Kanunda, kolektif ile komandit şirket şahıs; anonim, limitet ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket sermaye şirketi sayılır” şeklinde tanımlanmıştır.
Kooperatif yöneticilerinin, kooperatifin faaliyeti kapsamında, dolandırıcılık suçunu işlemeleri de nitelikli hâl, kabul edilmiştir. Üye sayısı dolmasına rağmen, üyeliğe kabulün devamından bahsederek üye kayıt edilmiş gibi kişinin parasının alınması bu suç tipine örnek gösterilebilir. Kooperatif yöneticilerinin kimler olduğu 1163 sayılı Kooperatifler kanunun 55 ve devamı maddelerinde tanımlanmıştır. Madde 55 – Yönetim Kurulu, kanun ve ana sözleşme hükümleri içinde kooperatifin faaliyetini yöneten ve onu temsil eden icra organıdır. Yönetim Kurulu en az üç üyeden kurulur. Bunların ve yedeklerinin kooperatif ortağı olmaları şarttır. Yönetim Kurulu üyeliğine seçilen tüzel kişiler, temsilcilerinin isimlerini kooperatife bildirir.
Bu suçun oluşabilmesi için, Tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin dolandırıcılık suçunu ticari faaliyetleri sırasında işlemiş olmaları gerekir. Keza, kooperatif yöneticilerinin bu nitelikli halden cezalandırılabilmeleri için suçun kooperatifin faaliyeti kapsamında, işlenmesi gereklidir. Bu suçun faili tacir veya şirket yöneticisi yada şirket adına hareket eden kişi yada kooperatif yöneticisi olabilir.
…. Turizm Seyahat Ltd.Şti.’nin yetkili temsilcilerinin katılanlar D.. T.. ve M.. A.. olduğu, şirket yetkilileri olan katılanların, sanığa şirketin işlerini yürütmesi için vekalet verdikleri, ancak bu vekaletnamede sanığa, senet düzenleme ve şirketi borçlandırma yetkisinin verilmediği buna rağmen sanığın, kendi adına kayıtlı olan şirketi alacaklı, katılanların yetkilisi olduğu şirketi borçlu olarak göstermek suretiyle, suça konu senetleri, 15.03.2009 ödeme tarihli 6.000,00 TL. bedelli, 10.01.2009 ödeme tarihli 6.000,00 TL. bedelli ve 15.02.2009 ödeme tarihli 8.000,00 TL. bedelli olarak düzenleyip kendi borcuna karşılık olmak üzere aynı anda verdiğinin iddia ve kabul olduğu somut olayda;
Sanığın, yargılama sırasında, S.. isimli şirketi esasen kendisinin kurduğunu mali konularda bankalarla ilgili sorun olduğu için şirketi katılanlara verdiğini sonra onlardan aldığı vekalet ile şirketi yönetmeye devam ettiğini, vekaletname düzenlendiğinde adı geçen şirketin kendisine ait olduğu için vekaletname içeriğini tam inceleyemediğini savunması karşısında; gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması açısından, katılanların, S… isimli şirket adına işlemleri yürütmek maksadıyla Aydın …. Noterliğince düzenlenen vekaletnamenin aslı yada onaylı örneği ile Ticaret Sicil Memurluğundan tarafların şirket kayıtlarının getirtilip tüm belgeler incelendikten sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve tespiti gerektiği gözetilmeksizin, yazılı şekilde eksik araştırmayla sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmesi,
Kabule göre de;
Sanık hakkında hapis cezası alt sınırdan tayin olunduğu halde ayrıca yasal ve yeterli gerekçe gösterilmeden aynı gerekçeyle adli para cezasına esas alınması gereken tam gün sayısının alt sınırdan uzaklaşılarak tayini suretiyle çelişkiye düşülmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 18.12.2014 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.