Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/5772 E. 2014/21562 K. 18.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/5772
KARAR NO : 2014/21562
KARAR TARİHİ : 18.12.2014

Tebliğname No : 11 – 2011/129048
MAHKEMESİ : İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 04/10/2010
NUMARASI : 2009/86 (E) ve 2010/343 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, özel belgede sahtecilik

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-e bendinde belirtilen, Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hal kabul edilmiştir. Hangi kurum ve kuruluşların, kamusal nitelik taşıdığı, o kurumun kadro bakımından bağlı olduğu durumu düzenleyen mevzuata göre belirlenir. Bu nitelikli halin oluşması için, eylemin kamu kurum ve kuruluşlarının mal varlığına zarar vermek amacıyla işlenmesi gerekir.
Zarar vermek, kamu kurum ve kuruluşlarından hakkı olmayan bir parayı almak yada bir borcu geri vermemek şeklinde olabilir. Bu suçun zarar göreni kamu kurum ve kuruluşunun tüzel kişiliğidir. Kamu kurum ve kuruluşlarının zarar görmesi söz konusu değilse bu suç oluşmayacaktır. Dolandırıcılık suçunun Kamu yararına çalışan hayır kurumlarının zararına İşlenmesi madde kapsamında değildir.
… Konfeksiyon isimli şirketin sahibi olan sanığın, katılan kuruma daha az sigorta primi yatırmak maksadıyla, iş yerinde çalışan mağdurlardan, rızaları dahilinde tarihlerini sonradan kendisi doldurmak suretiyle ücretsiz izin belgesi formu imzalatarak aldığı, bu formları belirli aralıklarla katılan kuruma ibraz etmek suretiyle daha az sigorta pirimi ödediği, böylece nitelikli dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik suçlarını işlediği iddia ve kabul olunan somut olayda;
1-Dolandırıcılık suçundan kurulan hükme yönelik yapılan temyiz incelenmesinde; gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde belirlenebilmesi amacına yönelik olarak; katılan kurum zararının ne kadar olduğu hususunda tarafsız ve konusunda uzman bir bilirkişi heyetinden rapor alınmasından sonra toplanan deliller birlikte değerlendirilerek varılacak sonuca göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik soruşturmayla yazılı şekilde karar verilmesi,
2- Özel belgede sahtecilik suçundan kurulan hükme yönelik yapılan temyiz incelenmesinde ise;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
a-Sanığın, takdiri indirim sebepleri açısından 5237 sayılı TCK’nın 62. maddesi hükmü gereğince “sanığın geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın geleceği üzerindeki olası etkileri” irdelenmeden; “inkara yönelik savunması sürdürmesi” biçimindeki yasal olmayan gerekçe ile TCK’nın 62.maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,
b- Sanığın, bir suç işleme kararının icrası kapsamında katılan kuruma karşı aynı eylemi birden fazla işlemesine rağmen TCK’nın 43/1. maddesinin uygulanmaması suretiyle eksik ceza tayini,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aynı kanunun 326/son maddesi uyarınca ceza miktarı bakımından kazanılmış hakkın saklı tutulmasına, 17.12.2014 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.