YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/5767
KARAR NO : 2014/21556
KARAR TARİHİ : 18.12.2014
Tebliğname No : 11 – 2011/128714
MAHKEMESİ : İzmir 19. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 02/12/2010
NUMARASI : 2010/525 (E) ve 2010/891 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Somut olayda; katılanın, sanığın sahibi olduğu, mutfak ve banyo dekorasyonu yapan NEW isim iş yerine giderek hazır mutfak siparişi verdiği, sanığın ekonomik olarak söz konusu siparişi yerine getirebilecek durumda olmamasına rağmen sözleşme yaparak katılandan 2.000 TL kapora almasına ve eski mutfak dolabını sökmesine karşın katılanı oyalayarak mutfak dolabını takmadığı gibi parasını da iade etmeyerek işyerini başkasına devredip ortadan kaybolduğu bu suretle üzerlerine atılı dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia olunması karşısında, eyleminin 5237 sayılı TCK’nın 158/1-h maddesinde tarifini bulan “Tacir veya şirket yöneticisi olan ya da
şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında gerçekleşen dolandırıcılık” suçunu oluşturup oluşturmayacağına dair delilleri takdir etme görevinin üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesi’ne ait olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi yerine yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ve müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan sair yönleri incelenmeyen hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, CMUK’nın 326/son maddesi uyarınca ceza miktarı bakımından kazanılmış hakkın gözetilmesine, 18.12.2014 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.