YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/5726
KARAR NO : 2014/18474
KARAR TARİHİ : 10.11.2014
Tebliğname No : 11 – 2011/102379
MAHKEMESİ : İstanbul 9. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 01/12/2010
NUMARASI : 2009/974 (E) ve 2010/673 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Sanığın kuyumculuk yaptığı, P. H. isimli İran asıllı bir müşteriden raporu ile birlikte satın aldığını beyan ettiği üzerinde 0183 ibaresi bulunan 456.69 gram ağırlığında takoz tabir edilen külçe altını katılanın işyerine gelerek satmak istediği söylediği, ancak katılanın altının sahte olduğundan şüphelenmesi üzerine sanığın takoz ile birlikte katılana ibraz ettiği raporun ait olduğu Model Metod ayar evinin yetkilisi Nurettin Albora’yı arayarak durumu sorduğunda, Nurettin Albora’nın katılana ait işyerine giderek raporu incelediğinde raporun gerçek olduğu ancak takoz üzerinde bulunan numaratörlerin kendilerine ait olmadığını tespit ettiği olayda;
Sanığın daha önce imalatta çalıştığını, kuyumcu kalfası olduğunu 15 yıldır kuyumculuk yaptığını savunması ve sanığın altının satın alması sırasında yanılmasının mümkün olduğunun kabul edilmesi karşısında; suça konu ayarı düşük takoz tabir edilen altının düşük ayarlı olup olmadığının sanık tarafından kolayca anlaşılıp anlaşılamayacağı hususunda iğfal kabiliyetinin bulunup bulunmadığı yönünden işin uzmanlarından rapor aldırılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 10/11/2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.