YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/5723
KARAR NO : 2014/21144
KARAR TARİHİ : 15.12.2014
Tebliğname No : 11 – 2011/99867
MAHKEMESİ : İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 09/06/2010
NUMARASI : 2008/90 (E) ve 2010/264 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de;“Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de,birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının,özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin,kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır. Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır. Bilişim sisteminden maksat,verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü, yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır. Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için,dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların,ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.
Sanığın, Türkiye Ekonomi Bankası .. Şubesi nezdinde bulunan .. Tekstil Konfeksiyon Ticaret Anonim Şirketine ait çek hesabından, 30/11/2005 keşide tarihli, keşide yeri İstanbul olan, 13.000 TL bedel içeren ve hesap sahibinin bilgisi ve rızası dışında gerçeğe aykırı olarak düzenlediği tespit olunan 8999586 numaralı ve Tefenkbank … Şubesi nezdinde bulunan… Tekstil Sanayi ve Dış Ticaret Limited Şirketine ait çek hesabından, 08.12.2005 keşide tarihli, keşide yer İstanbul olan, 16.750 TL bedel içeren, hesap sahibinin bilgisi ve rızası dışında gerçeğe aykırı olarak düzenlendiği tespit olunan 4.. numaralı 2 adet çekleri, bir şekilde temin ettikten sonra bir ticari alışverişe istinaden aldığı mal karşılığında katılan S.. T..’a vererek haksız menfaat temin etmek suretiyle nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarını işlediğinin iddia edildiği olayda;
1-Oluşa, sanığın savunmalarına, katılanın aşamalardaki beyanlarına ve tüm dosya kapsamına göre; söz konusu çekler ile ilgili olarak ve sahte olduğuna dair Ekonomi Bankası ve Tefenkbank Şubesinin çeklerle ilgili “keşideci imzasının hesap sahibinin imzası ile benzerlik taşımadığı” şeklindeki tespitlerden başkaca herhangi bir araştırma, inceleme ve belirlemenin söz konusu olmadığı, sanık savunmalarında; söz konusu çekler üzerinde bulunan yazı ve imzaların kendisine ait olmadığını, çekin arkasında kendisi adına atılı olan ciro imzasını kabul etmediğini belirtmesi karşısında; maddi gerçeğin hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması ve söz konusu suçların kanunda tanımlanan unsurlarının oluşup oluşmadığının tespit edilebilmesi bakımından, çeklerde keşideci olarak görünen şirket yetkililerinin temin edilerek ifadelerine başvurulması, söz konusu çeklerin kendileri tarafından düzenlenip düzenlenmediklerinin sorulması, bu hususta imza incelemesi yaptırılması, çeklerin arkasında ciroları bulunan şirketlerin gerçekte var olup olmadıkları tespit edilip, adı geçen şirket yetkililerinin ifadelerine başvurularak, söz konusu çekleri ciro edip etmedikleri ve ne şekilde kendilerine verildiğinin tespiti, suça konu teşkil eden çeklerin asıllarının hangi adli emanette olduğu belirlenerek dosyaya getirtilip çeklerin ön yüzünde bulunan imza ve yazılar ile arka yüzlerindeki “…. Yapı Malzemeleri İnşaat Taahhüt Ticaret Limited Şirketi” kaşesi üstünde atılı imzanın ve tanık T.. K..’ın deposunu kiraladığı sırada 10.09.2005 tarihli düzenlenen ve M. Y.. ismi ile imzalanan kira sözleşmesi altındaki imzanın sanığın el ürünü olup olmadığı ve çeklerin gerçekten sahte olup olmadıkları hususlarında teknik bilirkişi incelemesi yaptırılarak hazırlanacak olan ekspertiz raporunun dosyaya eklenmesi ve ayrıca çeklerin sahte olduğunun tespiti halinde ise söz konusu çeklerin iğfal kabiliyetlerinin bulunup bulunmadığının tespiti bakımından, yapılan sahtecilikte aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdir ve tayininin hakime ait olduğu da dikkate alınarak, söz konusu çeklerin mahkeme heyeti tarafından incelenip, özellikleri zapta geçirilerek bu şekilde, iğfal kabiliyeti bulunup bulunmadıkları tespit edilmesinden sonra sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ile hüküm kurulması,
2-5237 sayılı TCK’nın 158. maddesinin 1. fıkrasının (e), (f), (j) ve (k) bentlerinde sayılan hallerde adli para cezasının tayininde öncelikle suçtan elde edilen haksız menfaat miktarının belli olup olmadığına bakılacaktır. Eğer suçtan elde edilen haksız menfaat miktarı belli değil ise, 5 ila 5.000 tam gün arasında TCK’nın 61. maddesi hükmü göz önünde bulundurularak takdir edilen gün sayısı üzerinden arttırma ve eksiltmeler yapıldıktan sonra ortaya çıkacak sonuç gün sayısı ile bir gün karşılığı aynı kanunun 52. maddesi uyarınca, 20-100 TL arasında takdir olunacak miktarın çarpılması neticesinde sonuç adli para cezası belirlenecektir. Eğer suçtan elde edilen haksız menfaat miktarı belli ise;o takdirde tespit olunacak temel gün, suçtan elde olunan haksız menfaatin iki katından az olmayacak şekilde asgari bu miktara yükseltilerek belirlenecek gün sayısı üzerinden arttırma ve eksiltmeler yapıldıktan sonra ortaya çıkacak sonuç gün sayısı ile bir gün karşılığı aynı kanunun 52. maddesi uyarınca, 20-100 TL arasında takdir olunacak miktarın çarpılması neticesinde sonuç adli para cezası belirlenecektir.
Yukarıdaki açıklama çerçevesinde sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 158/1, f, son maddesi gereğince haksız menfaat miktarının 29.750 TL ve haksız menfaatin iki katının 59.500 TL olması dikkate alınarak temel cezanın bu miktardan az olmayacak şekilde “2975 gün adli para cezası” olarak belirlenmesi, aynı kanunun 62.maddesi gereğince 1/6 oranında indirim yapılarak 2479 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına ve mahkemenin takdirine göre ve 5237 sayılı TCK’nın 52.madde gereğince; 1 gün karşılığı 20 TL üzerinden hesaplanarak 49.580 TL adli para cezası ile cezalandırılması gerektiği gözetilmeden, isabetsiz bir şekilde ve yasal düzenlemeye aykırı bir şekilde doğrudan haksız menfaat miktarının 33.500 TL olarak temel cezanın belirlenmesi ve 62.madde uyarınca 1/6 oranında indirim yapılmak suretiyle sonuç olarak 27.916 TL adli para cezasına hükmedilerek 16.080 TL eksik adli para cezası tayini,
3-… Adli Emaneti’nin 2005/1988 nolu adli emanet makbuzunun U. S.. adına düzenlenmiş olduğu ve dava konusu çeklerle ilgisinin bulunmadığı gözetilmeden, F…Adli Emaneti’nin 2005/1988 sırasında kayıtlı suça konu çeklerin delil olarak dosyada saklanmasına şeklinde karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’ nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, CMUK’nın 326/son maddesi gereğince sonuç ceza miktarı itibariyle sanığın kazanılmış haklarının saklı tutulmasına, 15.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.