YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/5687
KARAR NO : 2014/21128
KARAR TARİHİ : 15.12.2014
Tebliğname No : 15 – 2012/322719
MAHKEMESİ : Kocaeli 2. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 24/02/2010
NUMARASI : 2009/176 (E) ve 2010/62 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli,olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Katılan Firdes’in, bankaya yatırmak üzere müşteki Barış’a 1.500 TL parayı teslim ettiği, sanığın, bankada sırayı bekleyen müştekinin yanına gelerek, patronunu tanıdığını, kendisinin parayı sıra beklemeden yatırabileceğini söylediği ve sanki müştekinin patronu olan katılanı arıyormuş gibi davranarak bir telefon konuşması yaptığı, müştekinin de buna inanarak parayı sanığa teslim edip bankadan ayrıldığı, müştekinin durumu katılana anlatması üzerine durumun anlaşıldığı, böylece sanığın hileli hareketlerle katılan aleyhine haksız menfaat temin etmek suretiyle dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda,
Gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması açısından, her ne kadar müşteki duruşmada kendisine gösterilen kişinin sanık olduğunu tespit edememiş ise de, soruşturma sırasında kendisine fotoğrafı gösterilen kişinin sanık olduğunu söylediği ve kamera kayıtlarına göre de, sanığın bankadaki görüntülerinin dosyaya konulduğu dikkate alınarak, sanığın yeni çekilmiş ve teşhise elverişli fotoğrafları ile diğer kayıtların bankadan temin edilerek, kamera kayıtlarında yer alan ve müştekiyi dolandıran kişinin sanık olup olmadığının kesin olarak belirlenmesi için dosyanın bilirkişiye tevdiinin sağlanması, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdirinin gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 15/12/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.