Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/5683 E. 2014/21131 K. 15.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/5683
KARAR NO : 2014/21131
KARAR TARİHİ : 15.12.2014

Tebliğname No : 15 – 2011/311223
MAHKEMESİ : Bursa 3. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 04/04/2011
NUMARASI : 2010/176 (E) ve 2011/126 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli,olayın özelliği,fiille olan ilişkisi,mağdurun durumu,kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de;“Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de,birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının,özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin,kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır. Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır. Bilişim sisteminden maksat,verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü,yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır. Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için,dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların,ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.
Sanığın, katılanın işyerine gelip laminant parke satın alarak karşılığında suça konu keşidecisi … Gıda Dağıtım Limited Şirketi olan, 28/07/2006 keşide tarihli, 8.750 TL bedelli çeki müşteri çeki olduğunu belirterek ciro ederek katılana verdiği, katılanın faturayı sanığın belirttiği adrese göndermesine rağmen böyle bir adresin bulunmadığı gerekçesiyle faturanın katılana iade edildiği, daha sonra çekle ilgili ödeme yapılmadığı gibi bankaya ibrazında imzaların yetkili kişilere ait olmadığının belirtildiği, yapılan bilirkişi incelemesine göre, söz konusu çekteki keşideci imzasının keşideciye ait olmadığı, çekteki birinci ciranta imzasının ise sanığa ait olduğu, böylece sanığın sahte olarak düzenlenmiş çeki ciro edip kullanmak suretiyle nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarını işlediğinin iddia edildiği olayda,
Gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması açısından; sanığın suça konu çeki daha önce şirket ortağı olan İ. O.. isimli kişiden olan alacağına karşılık aldığını belirterek bu kişinin açık adresini de mahkemeye sunduğu dikkate alınıp, adı geçen kişinin ifadesinin alınması, sanığın ya da keşideci şirket yetkililerini tanıyıp tanımadığı, bu kişilerle herhangi bir ticari ilişkisinin olup olmadığı, çekteki yazı ve imzaların kendisine ait olup olmadığı, çeki sanığa verip vermediği hususlarının sorulması, sanık, keşideci şirket ve İ. O..isimli kişiye ait söz konusu çekin verilmesine esas olan fatura, irsaliye, ticari defter, muhasebe ve bilgisayar kayıtları ile diğer belgelerin getirtilerek incelenmesi, onaylı suretlerinin dosyaya konulması, İ. O..’un yazı ve imza örneklerinin usulüne uygun olarak alınarak, mukayeseye elverişli belge asıllarıyla birlikte kriminale gönderilerek, söz konusu çekteki yazıların ile imzanın bu kişiye ait olup olmadığının kesin olarak belirlenmesi, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun taktir ve tayini gerekirken eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 15/12/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.