Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/5671 E. 2014/21134 K. 15.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/5671
KARAR NO : 2014/21134
KARAR TARİHİ : 15.12.2014

Tebliğname No : 15 – 2011/307003
MAHKEMESİ : Eskişehir 6. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 14/04/2011
NUMARASI : 2010/114 (E) ve 2011/198 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli,olayın özelliği,fiille olan ilişkisi,mağdurun durumu,kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Sanığın, yurt dışına işçi götürüleceğini, bu anlamda önemli şirketlerle irtibatı olduğunu söyleyerek mağdurlardan 250’şer TL para ve bazı belgeler ile fotoğraflar aldığı, buna rağmen sanığın sözlerini yerine getirmeyerek ortadan kaybolduğu, daha sonra yapılan incelemede sanık ve temyiz dışı arkadaşlarının söz konusu şirketle irtibatının olmadığının anlaşıldığı, böylece sanığın hileli hareketlerle mağdurlar aleyhine haksız menfaat temin etmek suretiyle dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda,
1-Mağdur İ.. Ö..’a yönelik dolandırıcılık suçundan verilen mahkumiyet kararına yönelik temyiz incelemesinde;
Sanık ve mağdur beyanları ile tüm dosya kapsamına göre, suçun sanık tarafından işlendiği sabit olmakla bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanık müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
a-Hapis cezası alt sınırdan tayin edildiği halde adli para cezası belirlenirken yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeyle tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle belirlenerek sanığa fazla ceza tayini
b-Sanık hakkında belirlenen hapis cezasının ve gün para cezasının, adli para cezasına çevrilmesi sırasında uygulanan kanun maddesi olan TCK’nın 52/2. maddesinin gösterilmeyerek 5271 sayılı CMK’nın 232/6. maddesine aykırılık oluşturulması,
c-Sanık müdafinin lehe hükümlerin uygulanması talebinin TCK’nın 52/4. maddesini de kapsadığı gözetilmeden, adli para cezasının taksitlendirilmesi konusunda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi,
2-Mağdurlar S.. A.. ve N.. T..’a yönelik dolandırıcılık suçundan verilen mahkumiyet kararlarına yönelik temyiz incelemesinde;
a-Sanığın, mağdur İsmail’e yönelik hileli hareketler sergileyip yurt dışına götüreceğinden bahisle haksız menfaat talep ettikten bir süre sonra bu mağdur aracılığıyla, mağdurlar S.. A.. ve N.. T..’la birlikte görüştüğü, buna göre, sanığın, aynı yer ve zamanda, bu mağdurlara yönelik olarak hileli hareketler yapıp yurt dışına işçi götürecek şirketlerle irtibatının olduğunu söyleyerek haksız menfaat temin ettiği dikkate alınarak, sanık hakkında, bu mağdurlara yönelik tek bir dolandırıcılık suçundan hüküm kurulup 5237 sayılı TCK’nın 43/1-2 maddesi gereğince zincirleme suç hükümleri gereğine cezasının arttırılması gerektiği gözetilmeden, iki ayrı suçtan hüküm kurularak fazla ceza tayini,
b-Kabule göre de; hapis cezası alt sınırdan tayin edildiği halde adli para cezası belirlenirken yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeyle tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle belirlenerek sanığa fazla ceza tayini
c-Sanık hakkında belirlenen hapis cezasının ve gün para cezasının, adli para cezasına çevrilmesi sırasında uygulanan kanun maddesi olan TCK’nın 52/2. maddesinin gösterilmeyerek 5271 sayılı CMK’nın 232/6. maddesine aykırılık oluşturulması,
d-Sanık müdafinin lehe hükümlerin uygulanması talebinin TCK’nın 52/4. maddesini de kapsadığı gözetilmeden, adli para cezasının taksitlendirilmesi konusunda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 15/12/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.