YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/5591
KARAR NO : 2014/21520
KARAR TARİHİ : 17.12.2014
Tebliğname No : 15 – 2011/302864
MAHKEMESİ : Konya 4. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 30/12/2010
NUMARASI : 2007/1121 (E) ve 2010/1016 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Somut olayda;
Sanığın, yanında bulunan açık kimliği tespit edilemeyen bir şahısla Aziziye Cami önünde bulunan yaşlı müştekinin yanına yaklaşarak hal ve hatırını sordukları, müştekiye çok zengin olan ninelerinin öldüğünü, devrini yapacaklarını, vekaletini almaları halinde bire üç vereceklerini söyleyerek müştekiyle evine gittikleri, bir süre oturdukları, müştekiden 3.000 TL aldıktan sonra pazardan ona erzak alacaklarını söyleyerek pazara götürdükleri, yolda müştekiyi oyalayarak ortadan kayboduklarının iddia ve kabul olunması karşısında; eylemin temas ettiği, 5237 sayılı TCK’nın 158/1-a maddesinde düzenlenen “Dini inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle” nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturup oluşturmayacağına ilişkin delilleri takdir ve tartışmanın üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesi’ne ait olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi yerine, yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aynı kanunun 326/son maddesi uyarınca ceza miktarı bakımından kazanılmaış hakkın gözetilmesine, 17.12.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.