Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/5519 E. 2013/18124 K. 21.11.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/5519
KARAR NO : 2013/18124
KARAR TARİHİ : 21.11.2013

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Beraat

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-e bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hal kabul edilmiştir. Hangi kurum ve kuruluşların, kamusal nitelik taşıdığı, o kurumun kadro bakımından bağlı olduğu durumu düzenleyen mevzuata göre belirlenir.Bu nitelikli halin oluşması için, eylemin kamu kurum ve kuruluşlarının mal varlığına zarar vermek amacıyla işlenmesi gerekir.
Zarar vermek, kamu kurum ve kuruluşlarından hakkı olmayan bir parayı almak ya da bir borcu geri vermemek şeklinde olabilir. Bu suçun zarar göreni kamu kurum ve kuruluşunun tüzel kişiliğidir. Kamu kurum ve kuruluşlarının zarar görmesi söz konusu değilse bu suç oluşmayacaktır. Dolandırıcılık suçunun kamu yararına çalışan hayır kurumlarının zararına işlenmesi madde kapsamında değildir.
Sanık …’un … Ltd. şirketinin ortağı, sanık …’un şirketin müdürü, sanık …’nın şirket muhasebecisi olarak çalıştıkları, aynı şirkette 2008 yılının ilk aylarında işçi olarak bir dönem çalıştıktan sonra, net olarak tespit edilemeyen bir tarihte ayrılan sanık …’in, …
yerinden ayrılmasına rağmen, çalışmasına devam ediyormuş gibi Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığına sigortalılık belgelerinin bildirimi üzerine, sanığın sigortalılığının devam ettirilerek, yararlanmaya hakkı olmadığı halde sağlık yardımından yararlandığı ve bu şekilde tüm sanıkların üzerlerine atılı resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarını işlediklerin iddia edildiği somut olayda; 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu 67. maddesine göre, işyerinde hizmet akdine dayalı olarak çalışan ve bu nedenle genel sağlık sigortalısı sayılanların, sigortalılık niteliğini yitirdikleri tarihten geriye doğru 90 gün süreyle sağlık güvencesinden faydalanacakları hükmünün getirildiği, sanık …’in 2008 yılı ilk yarısında net olarak tespit edilemeyen tarihte işe başladığı ve işyerinden ayrıldıktan sonra 27.6.2008 tarihinde sağlık güvencesinden yararlandığı, bu yararlanmanın işyerinden ayrılmasından itibaren geçen 90 gün süre sonrasında olduğuna dair kesin, net bir tespitin yapılamadığı, sanıkların suç kastı ile hareket etmediklerine dair savunmalarının aksinin ispatlanamadığı, bildirimin muhatap olan SGK İl Müdürlüğünce kolaylıkla ve rahatlıkla tahkik edilerek, bildirimin doğru olup olmadığının araştırılabileceği, böylece de bildirimin doğru olmadığının rahatlıkla tespit edilebileceği, bu bildirimin dolandırıcılığın yasal koşulu olan hile unsurunu içermediği, sanık …’in sigortalılığının devam ettiğine ilişkin bildirimin yazılı olarak yapılmayıp internet ortamında yapılması nedeniyle resmi evrak niteliğinde olmadığı anlaşılmakla, sanıkların beraatlerine dair kabulde isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA, 21.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.