Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/5518 E. 2014/21299 K. 16.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/5518
KARAR NO : 2014/21299
KARAR TARİHİ : 16.12.2014

Tebliğname No : 11 – 2011/96408
MAHKEMESİ : Manisa 1. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 29/12/2010
NUMARASI : 2008/597 (E) ve 2010/426 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik, tehdit

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;
Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de;“Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de,birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının,özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin,kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır.
Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır.
Bilişim sisteminden maksat,verileri toplayıp,yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü,yeni ticari ilişkiler,internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle,klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır.
Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için,dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların,ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır
Tehdit, bir kimsenin başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğini veya malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağını veya sair bir kötülük edeceğini bildirmesidir. Bu suçta fail, ağır ve haksız bir zarara uğratılacağını mağdura bildirmektedir. Gerçekleşmesi failin iradesine bağlı olan ve gelecekte vuku bulacak bir kötülüğün, gerçekleşecek gibi gösterilmesidir. Tehdit mağdurun karar verme ve serbest hareket etme özgürlüğünü kısıtlamalı iç huzurunu bozmalı ve onu endişeye düşürmelidir. Mağdura yapılan tehdidin,onun iç huzurunu bozmaya,onda korku ve endişe yaratmaya elverişli olması gerekir.Failin tehdit fiilini bilerek ve isteyerek işlemesi,verileceği söylenen zararın haksız olması yeterlidir.Fiilde korkutuculuk, ürkütücülük, ciddiyet yoksa tehdit kastının varlığından bahsedilemez.Mağdur haksız bir zarara uğrayacağı endişesine kapılmamışsa, korkutuculuk oluşmamıştır.Tehdit suçunun, bahsedilen yasal unsurlarının gerçekleşip gerçekleşmediği olaysal olarak değerlendirilmeli, fail ile mağdurun içinde bulundukları ortam, söylenen sözler, söylenme nedeni ve söylendiği koşullar nazara alınmalıdır.
Sanığın, nalburiye dükkanı işleten şikayetçiye 2007 yılı Ocak ayında sattığı musluklar karşılığında, şikayetçiden aldığı Türkiye Halk Bankası … Şubesine ait bulunan 30/04/2007 keşide tarihli 1400 TL tutarındaki çeki sürşaj yöntemiyle 7400 TL ye dönüştürüp, 2007 yılı Şubat ayında ise 1200 TL tutarındaki çeki aynı yöntemle 3200 TL ye ve 30/09/2007 keşide tarihli 1290 TL tutarındaki çeki ise 3290 TL ye dönüştürüp bankaya provizyonla tahsile vermek suretiyle, üzerine atılı resmi belgede sahtecilik suçunu zincirleme biçimde işlediği, dolandırıcılık eyleminin durumun şikayetçi tarafından fark edilmesi nedeniyle, kalkışma boyutunda kaldığı, sanığın şikayetçiyi kendisini Cumhuriyet savcılığına şikayet etmesi nedeniyle telefonundan aradığında ölümle tehdit ettiği iddia edilen olayda, sanığın bu çekleri geri ödendikten sonra şikayetçiye teslim edildiğini, şikayetçinin yeniden malzeme alması üzerine önceki çeklerdeki rakamları değiştirerek bu çekleri kendisine verdiğine dair savunmasının gerek çekin tarihinin değişmediği gerçeği, gerekse niçin tahrif edilmiş bir çeki kabul ettiğinin açıklanamayacağı dikkate alındığında ticari hayatın örf ve adetlerine aykırı görülmekle, 7400 TL’lik çekteki tahrifat sanığın elindeyken yapılmış bulunduğu tanık beyanlarından anlaşılmakla, bu durumda aynı mahiyetteki diğer iki çekte yapılan tahrifatta sanık tarafından yapıldığı, çeklerden 7400 TL’lik olan şikayetçinin hesabından ödenmiş ve bu suretle TCK 158/1-f maddesi kapsamındaki dolandırıcılık suçu tamamlanmıştır, bir çek de bankaya ibraz edilmiş ise de; bankada karşılığı olmadığından ödenmemiş, çeki ibraz edenin kimliği bilinmediğinden sanığın bu çekleri bankadan sormak ve bir tanesinde yazdırmak suretiyle dolandırıcılığa teşebbüs ettiği, dolandırıcılık suçunu teselsülen işlediği anlaşılmakla mahkemenin dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçları yönünden kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak;
1-Dolandırıcılık suçunda, sanığın suç işleme amaç ve saiki ile suçun işleniş biçimi ve kastının yoğunluğu nedeniyle TCK’nın 61. madde koşulları nazara alınarak cezasının asgari haddinden uzaklaşılması için bir neden bulunmadığından, takdiren ve teşdiden cezalandırılmasına denilmek suretiyle alt sınırdan uzaklaşılarak hüküm kurulması suretiyle çelişkiye düşülmesi,
2-Resmi belgede sahtecilik suçunda, suça konu çeklerin aslının ele geçirilemediği, 30/04/2007 keşide tarihli 1400 TL tutarındaki 7400 TL ye dönüştürülen çekin ise fotokopisinin mevcut olduğu, çekler üzerinde aldatma kabiliyeti bulunup bulunmadığına ilişkin inceleme yapılamadığı dikkate alınarak sahtecilik suçunun unsurları oluşmadığı gözetilmeden sanığın beraatı yerine yazılı şekilde mahkumiyetine kararı verilmesi
3-Tehdit suçu yönünden, katılanın aşamalardaki beyanları çelişkili olup, sanığın savunmasında tehdit suçunu işlemediğini belirtmiş olduğundan, katılanın soyut beyanı dışında sanığın isnat olunan tehdit suçunu işlediğine dair mahkumiyetine yeterli delil elde edilemediğinden beraatı yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, CMUK’nın 326/son maddesi uyarınca ceza miktarı bakımından kazanılmış hakkın gözetilmesine, 16.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.