YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/5508
KARAR NO : 2014/21616
KARAR TARİHİ : 18.12.2014
Tebliğname No : 11 – 2011/95337
MAHKEMESİ : İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 20/10/2010
NUMARASI : 2010/247 (E) ve 2010/373 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılığa teşebbüs, resmi belgede sahtecilik
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır.
Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır.
Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tabi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü, yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca bir çok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır.
Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için, dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların, ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.
Somut olayda; Hakkında tefrik kararı verilen (2010/44438 soruşturma no) A.K.. adıyla (market ortağı olarak) tanıtılan şahısla ortak iş yaptıklarını belirten sanığın, katılan adına tescilli olan ve satılığa çıkarılan … plakalı araca talip olması, pazarlık neticesinde devrin verilmesi anında ödenmek üzere 19.500 TL’ye sözlü anlaşmaya varılması, katılana bu miktarlı A. K.. adlı şahsın borçlu gözüktüğü, imzasını havi 25/05/2009 vade tarihli bononun verilmesi, katılanın “araca ait bir kısım borçlar var bunları ödeyin anlaşma miktarından düşün devri vereyim” demesi üzerine A. K.. adlı şahsın “…vekaletini Hikmet adına düzenlet, borçlarını ödeyecek” demesi ve bu konuda da anlaşma sağlanması üzerine sanığın araca katılana ait vergi borçlarını ödemesi için katılanın ona İzmir 2.İcra Dairesinin 2009/17658 E sayılı dosyasına konu 4.200 TL miktarlı 22/05/2009 düzenleme tarihli senet vermesi ve aynı zamanda aracın satış yetkisini de içerir Bornova 6.Noterliğinde 18/05/2009 tarihli vekaletnameyi de düzenletip vermesini müteakip; sanığın 10/05/2010 tarihli bilirkişi raporuna göre “on” yazısı ve “1” rakamı sonradan eklenen 4.200 TL’lik senedi 14.200 TL miktarlı hale getirip bu tahrifli haliyle 03/08/2009 tarihinde icraya koyması ve . .. plakalı aracı da İzmir …Noterliğinde 22/05/2009 tarihli kat’i satış sözleşmesiyle M. A.. adlı kişiye satması eylemlerinin “Nitelikli dolandırıcılığa teşebbüs” ve “Resmi belgede sahtecilik” suçlarını oluşturduğu iddia edilen somut olayda;
Sanığın 27/08/2010 tarihli duruşmada savunmasında genel olarak; şikayetçiden … plakalı minibüsü evrakı tefrik edilen arkadaşı A. K..’la aldıklarını, kendisinin peşin para verirken onun senet verdiğini, aracın kredi borçlarını kendisinin ödemesi nedeniyle şikayetçinin borçlandığını sonradan bu aracı devretmeyip aralarında başkaca alım-satım, alacak-verecek ilişkilerinin doğduğunu neticede oluşan borç nedeniyle suça konu senedi şikayetçinin rızası dahilinde miktar değişimi yaparak icraya koyduğunu söylemesi karşısında; gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak biçimde belirlenebilmesi amacına yönelik olarak; öncelikle tefrike konu soruşturma evrakının akıbetinin araştırılması, A..K.. adlı kişinin “gerçek kişi” olup olmadığına dair verilerin tespit olunması, savunmada bahsi geçen …. plakalı aracın ilk tescilinden itibaren kayıtlarının ve banka kredisi sözkonusu ise kredinin taksitlerinin ödenmesine ilişkin belgelerinin temin edilmesi, suça konu aracın şikayetçiden haricen alımına ilişkin yazılı belge olup olmadığının sorgulanması soruşturma aşamasında ifadesi alınan A. Y..’ın iddia ve savunma doğrultusunda tanık sıfatıyla dinlenmesi, Basmane ve Ege Vergi Dairelerinden sanığın savunmasına esas olacak şekilde gerekli araştırmaların yapılması, 10/05/2010 tarihli bilirkişi raporunda tahrifatın aldatma kabiliyetinin varlığına dair görüş bildirildiği halde bu kanaatin kabul edilmediğine dair gerekçenin hükmün gerekçe kısmında “denetime olanak verecek biçimde” gösterilmesi toplanan deliller birlikte değerlendirilerek varılacak sonuca göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik soruşturmayla yazalı şekilde kararlar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 18/12/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.