Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/5495 E. 2014/21565 K. 18.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/5495
KARAR NO : 2014/21565
KARAR TARİHİ : 18.12.2014

Tebliğname No : 15 – 2013/31988
MAHKEMESİ : Mersin 2. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 23/10/2009
NUMARASI : 2008/123 (E) ve 2009/343 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Somut olayda; Sanığın, hakkında beraat kararı verilen şikayetçinin teyzesi Nadiye’den temin ettiği telefon numarasını arayıp şikayetçinin babası-tanık Enver’e kendisini Ankara Adliyesinde görevli Cumhuriyet savcısı H.. D.. olarak tanıtıp belirli bir diyalog ve güven ortamı sağladıktan sonra oğlu-şikayetçinin Adliye’de işe alınmasını sağlayabileceğini söyleyip ilk aşamada 04/06/2007 tarihinde İşbankası-Yenişehir şubesi nezdinde adına açılmış bulunan hesaba 184 TL havale yapılmasını sağlaması bilahare Mersin’de yüz yüze görüşmek istediğini, iş hususunda gerekli evrakı hazırlamaları gerektiğini belirtip, buluştuklarında elden para ve evrak alması bilahare ortadan kaybolması eyleminin TCK’nın 158/2. maddesinde tanımlanan “nitelikli dolandırıcılık” suçunu oluşturduğu iddia edilen somut olayda;
Sanığın kendi adını doğru söyleyip kendisini Cumhuriyet savcısı olarak tanıtarak haksız yarar sağlaması eyleminin TCK’nın 157/1.maddesinde tanımlanan “Basit dolandırıcılık” suçunu oluşturduğunu takdir eden mahkemenin kabul ve uygulamasında aşağıdaki bozma nedenleri dışında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ve kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre Cumhuriyet savcısı ve sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-Sanığın, bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçu birden fazla işlediği dosya kapsamından anlaşılmakla; hakkında TCK’nın 43.maddesinin tatbik edilmemesi,
2-Suç tarihinin, Adana 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 30/12/2005 tarih ve 2005/26 E, 1400 K sayılı kararının infazında şartla tahliye tarihi olarak belirlenen 25/11/2007 tarihinden önce olduğu nazara alınmadan yazılı şekilde karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, Cumhuriyet savcısı ve sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 18/12/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.