Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/5478 E. 2014/21566 K. 18.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/5478
KARAR NO : 2014/21566
KARAR TARİHİ : 18.12.2014

Tebliğname No : 15 – 2012/272806
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 6. (Üsküdar 2.) Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 21/06/2012
NUMARASI : 2011/89 (E) ve 2012/253 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılığa teşebbüs, resmi belgede sahtecilik

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
5237 sayılı TCK’nın 158/1-j bendinde, dolandırıcılık suçunun, Banka veya diğer kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlamak maksadıyla, işlenmesi, nitelikli hal olarak kabul edilmiştir. Bu suçun oluşabilmesi için, kredi elde eden kişinin banka veya diğer kredi kurumu görevlilerini hile ile aldatmış olması gerekir.Krediyi alan kişinin aldatıcı herhangi bir eylemi olmaksızın, sırf banka elemanlarının kendi görevlerini layıkıyla yerine getirmemeleri yüzünden bir kredi açılmışsa, dolandırıcılıktan bahsedilemez,şartları varsa bankacılık suçundan bahsedilebilir.
Bu suçun mağdurları banka ve diğer kredi kurumlarıdır. 5411 sayılı “Bankacılık Kanununun 3. maddesinde banka, 48. maddesinde ise kredinin tanımı yapılmıştır.Tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlama suçun konusudur. Kredinin tahsis edilmesinin gerekli olup olmadığı, kredi verecek kuruluşun mevzuatında öngörülen düzenlemeler çerçevesinde belirlenir. Fiil, sahte kıymet takdiri raporları veya gerçeğe aykırı belgeler, bilançolar düzenleyerek hileli davranışıyla bunları aldatmaktadır.
Kredi kurumu banka olmamasına karşın faiz karşılığında olsun veya olmasın, kanunen borç vermeye yetkili kılınan kurumlar anlaşılır. Bu itibarla böyle bir yetkiye sahip olmayan bir kişi veya kuruluşa karşı bu fiilin işlenmesi hâlinde koşulları varsa, basit dolandırıcılık suçu söz konusu olacaktır.
Somut olayda; Üzerinde kendi fotoğrafı bulunan ancak içeriği M. Y.. kimlik bilgilerini ihtiva eden ve 01.02.2011 tarihli ekspertiz raporuna göre “tamamen sahte” düzenlenmiş (aldatma kabiliyetini haiz) sahte nüfuz cüzdanı üzerindeyken yakalanan sanığın, Denizbank’a sahte kimlik bilgilerini SMS yoluyla verip, aynı yolla 13.750 TL miktarlı Bireysel (ihtiyaç) Kredisi (referans no: 9…7) başvurusunda bulunması, kendisine kredinin onaylandığı bilgisi gelmesi üzerine Denizbank’ın … Şubesi’ne gidip banka görevlisi A.G.’den teyit almasını müteakip ertesi gün sabah (27.01.2011) krediyi almak amacıyla yeniden şubeye geldiğinde tertibat almış bulunan polislerce parayı alamadan yakalanması eylemlerinin TCK’nın 158/1-j-son maddesinde tanımlanan “Nitelikli dolandırıcılığa teşebbüs” suçu ile “Resmi belgede sahtecilik” suçunu oluşturduğunu takdir ve tayin eden mahkemenin kabul ve uygulamasında aşağıdaki bozma nedenleri dışında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ve kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-“Nitelikli dolandırıcılığa teşebbüs” suçu açısından; suçtan elde olunan (veya elde edilmek istenen) haksız menfaat miktarı belli (13.750 TL) olmakla; adli para cezasının belirlenmesine esas alınacak temel tam gün birim sayısının hedeflenen haksız yararın iki katından az olmayacak şekilde belirlenmesi, bu miktar (1375 gün) üzerinden varsa arttırma ve eksiltme hükümlerinin tatbiki neticesinde ortaya çıkacak tam gün birim sayısı ile TCK’nın 52.maddesine göre bir gün karşılığı 20-100 TL arasında takdir edilecek miktarın çarpılmasıyla sonuç adli para cezasının tayini gerekirken yazılı biçimde uygulama yapılarak fazla ceza verilmesi,
2-Suç tarihi itibariyle sabıkası bulunmayan sanık hakkında “Dosya kapsamı, yapılan yargılamaya göre cezanın takdiren ertelenmesine veya hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına,” şeklindeki denetime elverişli olmayan yetersiz gerekçelerle her iki suçtan da hükümler verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 18/12/2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.