YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/5437
KARAR NO : 2014/18095
KARAR TARİHİ : 05.11.2014
Tebliğname No : 15 – 2011/298636
MAHKEMESİ : Adana 2. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 19/04/2011
NUMARASI : 2009/1060 (E) ve 2011/316 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Ticarî faaliyeti meslek olarak icra eden kişilerin, güvenilirliğini sağlamak amacıyla, bu suçun, tacir (kişisel olarak ticaretle uğraşan kimseler) veya şirket yöneticisi olan yada şirket adına hareket eden kişilerin ticarî faaliyetleri sırasında işlenmesi, TCK’nın 158/1-h bendinde nitelikli hâl kabul edilmiştir. Bu kavramlar Türk Ticaret Kanunun ilgili hükümlerine göre belirlenecektir.
Türk Ticaret Kanunu madde 14’te, tacir;
“(1) Kişisel durumları ya da yaptığı işlerin niteliği nedeniyle yahut meslek ve görevleri dolayısıyla, kanundan veya bir yargı kararından doğan bir yasağa aykırı bir şekilde ya da başka bir kişinin veya resmî bir makamın iznine gerek olmasına rağmen izin veya onay almadan bir ticari işletmeyi işleten kişi de tacir sayılır. “denilmektedir.
Ticaret şirketleri, aynı kanunun madde 124’te;
(1)Ticaret şirketleri; kollektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif şirketlerden ibarettir.
(2)Bu Kanunda, kollektif ile komandit şirket şahıs; anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket sermaye şirketi sayılır” şeklinde tanımlanmıştır.
Kooperatif yöneticilerinin, kooperatifin faaliyeti kapsamında, dolandırıcılık suçunu işlemeleri de nitelikli hâl, kabul edilmiştir. Üye sayısı dolmasına rağmen, üyeliğe kabulün devamından bahsederek üye kayıt edilmiş gibi kişinin parasının alınması bu suç tipine örnek gösterilebilir.
Kooperatif yöneticilerinin kimler olduğu 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 55 ve devamı maddelerinde tanımlanmıştır. Madde 55-Yönetim Kurulu, kanun ve ana sözleşme hükümleri içinde kooperatifin faaliyetini yöneten ve onu temsil eden icra organıdır. Yönetim Kurulu en az üç üyeden kurulur. Bunların ve yedeklerinin kooperatif ortağı olmaları şarttır. Yönetim Kurulu üyeliğine seçilen tüzel kişiler, temsilcilerinin isimlerini kooperatife bildirir.
Bu suçun oluşabilmesi için, tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin dolandırıcılık suçunu ticari faaliyetleri sırasında işlemiş olmaları gerekir. Keza, kooperatif yöneticilerinin bu nitelikli halden cezalandırılabilmeleri için suçun kooperatifin faaliyeti kapsamında, işlenmesi gereklidir. Bu suçun faili tacir veya şirket yöneticisi yada şirket adına hareket eden kişi yada kooperatif yöneticisi olabilir.
Katılan C.. S..’ın, S. Gıda San. ve Tic. AŞ.’nin ortağı ve yetkilisi olduğu, gıda üzerine faaliyet gösterdiği, sanık H.. H..’in, bu firmada pazarlama elemanı olarak çalıştığı, sanıklar S.. K.., Serdal, Gökmen ve G.. K..’in, İ. Gıda Tic. Ltd. Şti. ortağı ve yöneticileri oldukları, H.. H..’in bu şirketle mal alımı hususunda aracılık yaptığı, belirli zamanlarda mal alışverişleri yapıldığı, şirket yetkilileri aldıkları malların paralarını nakit ve çekle ödeyerek firmada güven oluşturdukları, H.. H..’in ise İmas şirketini iyi tanıdığını, sahiplerinin köylüleri olduğunu, şirketin maddi durumunun yerinde olduğunu beyan ederek şikayetçi firmayı etkilediği, bu amaçla İmas firması, H.. H.. aracılığıyla ve değişik zamanlarda 300.000 TL civarında mal aldıkları, karşılığında çeşitli tarihlerde ödenmek üzere çek verdikleri, çeklerin ödeme zamanı geldiğinde İmas firması yetkililerinin çekleri ödemedikleri ve şikayetçi şirketi oyaladıkları, bu arada sanıkların işyerlerini kapatıp ortadan kayboldukları, yapılan soruşturmada sanıkların katılandan çek karşılığında almış oldukları malları, değişik esnaflara düşük fiyatta satarak nakit paraya çevirdikleri ve bu şekilde dolandırıcılık suçunu işledikleri iddia edilen somut olayda; sanıkların, İ. Gıda Tic. Ltd. Şti.’nin ortağı ve yöneticileri olduklarının anlaşılması karşısında; eylemin suç tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 158/1-h maddesinde düzenlenen Tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında işlenen ve nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturup oluşturmayacağına ilişkin delillerin takdirinin, üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesine ait olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, sair yönleri incelenmeyen hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 05.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.