YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/5324
KARAR NO : 2014/21225
KARAR TARİHİ : 15.12.2014
Tebliğname No : 15 – 2011/285727
MAHKEMESİ : Samsun 1. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 28/04/2011
NUMARASI : 2010/122 (E) ve 2011/393 (K)
SUÇ : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması, malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehin etmesi, tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Suçun, meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin ya da hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkasının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında işlenmesi hâlinde, nitelikli hali oluşmaktadır.
Sanığın katılana ait şirkette pazarlama elemanı olarak çalıştığı, Karadeniz bölgesinin çeşitli illerine VCD film ve elektronik aksesuar pazarladığı, müşterilerinden aldığı paraların bir kısmını firmaya bildirmeyerek kendi üzerinde tuttuğu, müştekinin alacaklı olduğu bir firmayı araması üzerine sanığın bu firmadan parayı aldığını öğrendiği ve sanığı işten çıkardığı, diğer pazarlama yapılan firmalar arandığında her birinin farklı miktarlarda aldıkları mal karşılığı paraları sanığa verdikleri halde sanık tarafından katılanın sahibi bulunduğu şirkete paraların verilmediğinin iddia edildiği olayda;
Sanığın yargılamanın tüm aşamalarında katılanın ibraz ettiği listedeki müşterilerden paraları tahsil edip şirkete teslim ettiğini savunması, katılanın ibraz ettiği müşterilerden tahsilât yapıldığını ancak paranın kendisine verilmediğini, müşterilerini arayınca durumun ortaya çıktığını beyan etmesi karşısında, gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti için katılana ait şirketin ticari defter ve belgeleri getirtilerek katılanın ibraz ettiği listedeki tahsilâtların şirkete teslim edilip edilmediği hususunda bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre de;
1-Sanık hakkında TCK’nın 155/2 maddesi uyarınca hapis cezasının yanında adli para cezasına da hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
2-Sanığın, farklı tarihlerde katılanın yetkilisi olduğu şirkete ait parayı tahsil ederek menfaat temin etmesi şeklindeki eylemi nedeniyle 5237 sayılı TCK’nın 43. maddesinde yer alan zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekili ve sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 15/12/2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.