Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/5317 E. 2014/21595 K. 18.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/5317
KARAR NO : 2014/21595
KARAR TARİHİ : 18.12.2014

Tebliğname No : 15 – 2011/285403
MAHKEMESİ : Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 07/07/2011
NUMARASI : 2011/83 (E) ve 2011/192 (K)
SUÇ : Kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-d bendinde belirtilen, Kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasî parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Söz konusu kurum yada kuruluşların konumunun suçun işlenmesinde kolaylık sağlayacağı düşüncesi, bu kurum ve kuruluşların bu suçta araç olarak kullanılmasının,ağırlaştırıcı neden olmasını gerektirmiştir. Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için, bunların isminin kullanılması yeterli olmayıp maddi varlığının kullanılması gerekmektedir. Araç olarak kullanılma,bu kurum veya kuruluşlara ait yazı veya belgeleri amaç dışı olarak kullanmak şeklinde olabilir. Bu kurumlara ait kimlik belgesinin gösterilmesi, basılı evraklarının, kıyafetlerinin, taşıtlarının kullanılması mağdurda güven oluşumunu sağlayacaktır.
Katılanın ev satın almak için emlakçılık yapan sanıkla görüşmeye gittiği, sanığın da katılana, evleri gösterebilmesi için emlak görme belgesini imzalamasını söylediği, katılanın söz konusu matbu belgeyi imzalamasından sonra sanığın Birkaç daireyi katılana gösterdiği ancak katılanın beğenmemesi üzerine ayrıldıkları, katılanın sanığın yanından ayrılırken imzalamış olduğu matbu belgeyi istediğinde sanığın daha sonra bazı yerleri de göstereceğini söyleyerek iade etmediği, daha sonra katılanın internet ortamında gördüğü ilan üzerine …Flora Evleri.. Blok …kat 16 nolu daireyi sahibi olan A. K..’dan sözleşme yaparak satın aldığı, ayrıca evin sahibi olan A. K..’ın satışla ilgili olarak hiçbir emlakçıya komisyon verilmeyeceğine dair taahhütname verdiği, bu alım satımı duyan sanığın katılan tarafından alınan daire ile hiçbir ilgisinin olmamasına rağmen katılanın önceden imzaladığı belgeyi daha sonra satın alınan daireyi kendi göstermiş gibi 15.576 TL olarak doldurup icra takibine koyduğu, bu şekilde sanığın hileli hareketlerle haksız menfaat temin edip üzerine atılı nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda, sanık savunması, katılan ile tanık ifadesi, satış sözleşmesi, taahhütname içeriği, icra takip dosyası ve tüm dosya kapsamına göre suçun sanık tarafından işlendiği sabit olmakla bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Sanığın suça konu emlak görme belgesi üzerinden icra takibi başlatması üzerine katılanın borca itiraz ettiği, bu aşamadan sonra sanığın yaptığı takip soncunda katılandan haksız menfaat elde ettiğine dair herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığının anlaşılması karşısında, sanığın eyleminin 5237 sayılı TCK’nın 35. maddesi uyarınca teşebbüs aşmasında kaldığı gözetilmeden, tamamlanmış nitelikli dolandırıcılık suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi suretiyle sanığa fazla ceza tayini,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 18.12.2014 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.