Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/5308 E. 2014/21191 K. 15.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/5308
KARAR NO : 2014/21191
KARAR TARİHİ : 15.12.2014

Tebliğname No : 11 – 2011/195099
MAHKEMESİ : İzmir 2. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 23/12/2010
NUMARASI : 2010/363 (E) ve 2010/851 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Şikayetçi Gökhan’ın kendisine ait rehinli traktörü satmak için internet üzerinden vermiş olduğu ilanı gören sanığın, şikayetçiyi telefonla arayarak, traktörü almak istediğini söylemesi üzerine traktörün 70.000,00 TL’ye satışı konusunda anlaştıkları, sanığın traktör üzerindeki rehin bedelini ödeyip, rehini kaldırdıktan sonra, kalan parayı şikayetçiye ödeyeceğini, ancak rehin bedelinin tamamını ödeyebilmesi için, 10.000,00 TL’ye ihtiyacı olduğunu, bu parayı alarak İzmir’e gelmesi halinde, traktörü satın alacağını belirtmesi nedeniyle bu teklifi kabul eden şikayetçi ile babası olan tanık Y.. İ..’ın, Bornova’da bulunan Yapı Kredi bankası önünde, sanık ile buluştukları, sanığın traktör üzerinde bulunan, 31.500,00 TL rehini kaldırmak için, şikayetçiden 10.000,00 TL isteyerek memleketi olan Söke İlçesinde rehini kaldırdıktan sonra, bankadan kredi çekip, traktör bedelini ödeyeceğini söylediği, bu nedenle şikayetçinin 10.000,00 TL’yi sanığa verdiği, sanığın da aldığı paraya karşılık alacaklısı tanık Y.. İ.. olan, 10.000,00 TL bedelli senedi imzalayarak verdiği; şikayetçinin daha sonra, Söke’de bulunan arkadaşlarını arayıp sorduğunda, sanığın çeşitli dolandırıcılık olaylarına karışan birisi olduğunu öğrendiğinden kolluğa müracaat edip, şikayetçi olduğunun iddia edildiği olayda;
1-Sanığın savunmalarında, aralarındaki sözleşme gereğince şikâyetçiye 21.000,00 TL peşin para ile 10.000,00 TL tutarında senet verdiğini, şikâyetçinin ise bunun karşılığında kendisine ait traktördeki rehini bir hafta içerisinde kaldırıp traktörün zilyetliğini devretmesinin gerektiğini, ancak bu yükümlülüğünü yerine getirmediğinden cezai şart olarak ödemesi gereken 10.000,00 TL’yi vermemek için kendisini şikâyet ettiğini belirterek suçlamaları kabul etmemesi ve şikâyetçi ile tanık Y.. İ..’ın imzaladıklarını kabul ettikleri satış sözleşmesi içeriğinin sanığın bu savunmalarını doğrulaması karşısında, sanığın üzerine atılı suçu işlediğine dair, cezalandırılmasına yeterli, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği gözetilmeden, beraatı yerine yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesi,
Kabule göre de;
1-Hapis cezasının alt sınırdan tayin edilmesine rağmen, adli para cezasının belirlenmesi sırasında, yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeye dayanılarak tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle sanık hakkında fazla ceza tayin edilmesi,
2-Sanığın adli sicil kaydında yer alan mahkûmiyetin kesin hüküm niteliğinde olduğu ve 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesine istinaden uygulanması gereken CMUK’nın 305/2. maddesi uyarınca tekerrüre esas alınamayacağı gözetilmeden, cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmesi yanı sıra, mahkemece infaz aşamasında belirlenecek bir konuda infazı kısıtlayacak şekilde denetim süresi belirlenmesi,
3-5237 sayılı Kanun’un 53. maddesinin 1. fıkrasının “c” bendinde yer alan hak ve yetkileri kullanmak yönündeki yoksunluğun, kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından koşullu salıverilmeye kadar, üstsoyu ile diğer kişiler yönünden ise cezanın infazı tamamlanıncaya kadar sürmesine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 15.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.