YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/5252
KARAR NO : 2014/21497
KARAR TARİHİ : 17.12.2014
Tebliğname No : 11 – 2011/131002
MAHKEMESİ : Denizli 2. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 04/11/2010
NUMARASI : 2009/429 (E) ve 2010/428 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de;“Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır. Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır.
Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü,yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır.
Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için, dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların, ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.
Sanığın www.sahibinden.com isimli internet sitesinde araç satışı için ilan verdiği, katılanın internetteki ilanı görüp sanığı ilanda belirtilen telefon numarasından aradığı, sanığın kendisini E.A..adı ile tanıtarak başka müşterilerinin de olduğunu söyleyip katılandan 100 TL kapora istediği, katılanın 100 TL’yi sanığın posta çeki hesabına gönderdiği, sanığın isteği üzerine katılanın aynı şekilde bir kez daha 100 TL parayı aynı hesaba gönderdiği ve sanığın aynı gün toplam 200 TL parayı çektiği, ardından sanığa ulaşılamadığının ve internet sitesindeki ilanın silindiğinin iddia edildiği olayda,
1-Bilişim sistemlerinin aynı anda birçok kişiye ulaşmasındaki çabukluk ve sağladığı kolaylığa dayanarak “www.sahibinden.com” adlı internet sitesinde araç satışı için ilan vererek menfaat temin eden sanığın eyleminin Yargıtay Caza Genel Kurulunun 02.04.2013 gün ve 15-1293/111 sayılı kararında belirtildiği üzere 5237 sayılı TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenen “bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık” suçunu oluşturacağı gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde aynı Kanunun 157/1 maddesi gereğince basit doladırıcılık suçundan hüküm kurulması,
2-Sanığın temyiz dilekçesi ekinde sunmuş olduğu 22/12/2010 tarihli, 200 TL tutarlı PTT ödeme belgesi ile kovuşturma aşamasında katılanın zararını tazmin ettiği anlaşılmakla, sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 168/2 maddesi gereğince etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmaması,
3-Katılan tarafından sanığa ilk olarak 100 TL paranın gönderildiği, sanığın tekrar araması üzerine 100 TL daha gönderilmiş olması karşısında, sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 43/1. maddesi gereğince zincirleme suç hükümlerinin uygulanmaması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ve müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı sair yönleri incelenmeksizin 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aynı Kanun’un 326/son maddesi uyarınca sonuç ceza miktarı yönünden sanığın kazanılmış haklarının saklı tutulmasına, 17/12/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.