Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/5225 E. 2014/21510 K. 17.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/5225
KARAR NO : 2014/21510
KARAR TARİHİ : 17.12.2014

Tebliğname No : 11 – 2011/126530
MAHKEMESİ : Çardak Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 27/10/2010
NUMARASI : 2009/85 (E) ve 2010/179 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Sanık Bekir’in, kendisini A. Ö.. olarak tanıtarak evlenmek için eş arayan mağdura eş bulacağını mağdurun damadı olan tanık Bayram’a söyleyip Bayram’a ait evde buluştukları, bu buluşmada temyiz dışı sanık Cennet’in kendisini sanık Bekir’in eşi olarak, temyiz dışı sanık Reyhan’ın ise kendisini Zerrin olarak tanıttığı ve evlenme karşılığında mağdurdan altın takı talep ettiği, mağdurun bu talebi kabul etmesi üzerine sanıklar ile birlikte kuyumcudan toplam değeri 1872 TL olan 2 adet altın bilezik ve 2 adet altın yüzük alıp ardından birlikte ikametine döndükleri, aldığı takılardan yüzüğü sanık Cennet’e, diğer takıları ise sanık Reyhan’a verdiği, daha sonra sanıklar Bekir ve Cennet’in evden ayrılması ile sanık Reyhan ile mağdurun evde yalnız kaldıkları, bu esnada sanık Reyhan’ın yapmış olduğu kahveyi mağdurun içmesi üzerine rahatsızlanarak damadı Bayram’ı eve çağırdığı, Bayram’ın gelmesi üzerine sanık Reyhan’ın çantasından çıkardığı altını eve bırakarak evi terk ettiği, Reyhan’ın bıraktığı altınların kontrol edilmesi neticesinde sahte olduklarını tespit edildiğinin iddia edildiği olayda, sanık, tanık ve mağdur beyanları, teşhis tutanakları ile tüm dosya kapsamına göre eylemin dolandırıcılık suçunu oluşturduğuna yönelik mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-5237 sayılı TCK’nın 52. maddesi gereğince adli para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısının bir gün karşılığı miktarının kararda gösterilmeyerek sonuç adli para cezasının belirlenmemesi,
2-Dosya içerisindeki adli sicil kaydına göre tekerrüre esas mahkumiyeti bulunan sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 58/6. maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanmasına karar verilmemesi,
3-5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan haklardan, sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmetten bulunmaktan yoksun bırakılmaya ilişkin hak yoksunluğunun aynı maddenin 3. fıkrasına göre koşullu salıverilme tarihinden itibaren uygulanmayacağı gözetilmeden, alt soyu dışındaki kişileri de kapsayacak şekilde 53/1-c maddesi gereğince güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına hükmedilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aynı Kanun’un 326/son maddesi uyarınca tekerrür hükümlerinin uygulanması yönünden sanığın kazanılmış haklarının saklı tutulmasına, 17/12/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.