Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/5185 E. 2014/20757 K. 09.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/5185
KARAR NO : 2014/20757
KARAR TARİHİ : 09.12.2014

Tebliğname No : 11 – 2011/112672
MAHKEMESİ : Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 16/12/2010
NUMARASI : 2010/128 (E) ve 2010/408 (K)
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik, nitelikli dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır. Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır. Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü, yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır. Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için,dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların, ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.
Sanık B.. Ç..’nın … Kimya Kozmetik Tekstil Gıda Turizm Ltd.Şti’de çalışmakta olduğu ve şirket adına çek keşide etmeye yetkisi olmadığı halde bu şirkete ait Akbank’ın Z…4 numaralı çeki 30.01.2006 keşide tarihiyle 7.906TL miktarlı doldurup ….Kimya Kozmetik Tekstil Gıda Turizm Ltd.Şti adına imzalayarak … Paz.Bilişim Reklam Ltd.Şti yetkilisi S. G..’e verdiği onun da … Reklam Temizlik Medical Tic.Ltd.Şti yetkilisi katılan B. Ö..’e çeki ciro etmek suretiyle verdiği, sonunda çekin karşılığının bulunmadığı ve sanığın bu şekilde sahtecilik ve dolandırıcılık suçunu işlediği iddia edilen somut olayda; sanığın beyanlarında “şirket yetkilisi ve sahibi olan G. K..’nun kendisine şirket işleri ile ilgili çek düzenleme ve verme yetkisini vermiş olduğunu, bu çeki de onun verdiği yetki ve talimatla doldurup Kent şirketi yetkilisine verdiğini, çekin kendisine geldiğinde keşideci kısmının imzalanmış olduğunu” ifade etmesi, tanık Ahmet’in bu şirketin 2004 yılında kapanmış olduğunu beyan etmesi, dosya kapsamında çek üzerinde yapılan inceleme sonunda düzenlenen 23/02/2010 tarihli bilirkişi raporunda keşideci imzasının sanığın el ürünü olduğunu bildirmesi, 26/11/2010 tarihli bilirkişi raporunda ise keşideci imzasının sanığın el ürünü olmadığının bildirilmesine rağmen çelişkinin giderilmemiş olması karşısında gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti bakımından; çek hesabı sahibi Altınyol şirketinin yetkilisi ve ortağı G. K..’nun temin edilerek söz konusu çek üzerindeki imzanın kendisine ait olup olmadığının sorulması, çek düzenlenme tarihinde sanığa şirketle ilgili çek düzenleme yetkisi verip vermediği de dahil konu ile ilgili detaylı ifadesinin ve samimi imza ve yazı örneklerinin alınması, yargılama kapsamında alınan her iki bilirkişi raporu arasında mevcut olan çelişkinin giderilmesi amacıyla G. K..’dan alınan imza yazı örnekleri ile sanıktan alınan imza yazı örnekleri ile birlikte çek üzerinde yeni bir bilirkişi raporu tanzim edilmesi, Ticaret Sicil Memurluğu’ndan bu A… Kimya şirketinin faaliyetine devam edip etmediği, faaliyeti bırakmışsa hangi tarihte sonlandırdığının sorulması, Kent şirketinin yetkili temsilcisi S. G..’in temin edilerek bu çeki hangi ticari ilişki münasebeti ile kimden aldıklarının da dahil konu ile ilgili detaylı ifadesinin alınması, Altınyol şirketinden bu nev’i çek alıp borcu bu nedenle ödenmemiş olan başkaca kişi ve şirketlerin olup olmadığının araştırılmasının ardından sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde sanığın mahkumiyetine hükmedilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan sair yönleri incelenmeyen hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 09/12/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.