Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/5179 E. 2014/20743 K. 09.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/5179
KARAR NO : 2014/20743
KARAR TARİHİ : 09.12.2014

Tebliğname No : 11 – 2011/112119
MAHKEMESİ : Denizli 4. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 09/11/2010
NUMARASI : 2010/165 (E) ve 2010/746 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Katılan H.. K..’nın 2009 yılı Haziran ayında sanık M.. K..’dan 2. Sanayi sitesinde bulunan çay ocağını 4.500 TL karşılığında devraldığı, tanıklar Ramazanın yanında katılanın sanığa 500 TL nakit parayı verdiği, kalan 4.000 TL borç için her biri 1.000 TL olmak üzere toplam 4 adet senet verdiği, bahse konu senetlerin tanık Ramazan Sarı tarafından yazılıp hazırlandıktan sonra borçlu katılan H.. K.. tarafından imzalanarak sanığa verildiği, birinci senedin bedelinin katılan tarafından ödenerek sanıktan alındığı, ikinci senet için 900 TL ödeyen katılanın tanık Ramazan’dan 100 TL borç alarak yine Ramazan ile birlikte suç tarihinde sanığın evine giderek bakiye 100 TL’yi ödedikten sonra ikinci senedini istediği, sanığın borçlusu H.. K.., alacaklı kısmı boş olan 30.06.2009 düzenleme ve 30.07.2009 ödeme tarihli 1.000 TL bedelli unsurları bulunmayan ve kendisinin oluşturduğu sahte senedi katılana verip aslını kendinde saklayarak özel belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçunu işlediği iddia olunan somut olayda;
1-Özel belgede sahtecilik suçundan kurulan hüküm yönünden yapılan temyiz itirazlarının incelenmesinde;
a-Sanığın alacaklı kısmı boş olan, kendi kendine doldurup imza kısımlarını bizzat kendi eli ile attığı bu sebeple yasal unsurları bulunmayan bononun iğfal kabiliyeti olup olmadığı yönünde bono aslı üstünde bir inceleme yapılmadan hüküm kurulması,
b-Sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 62. maddesi uyarınca takdiri indirim uygulandığı ve sabıkasız geçmişi, cezanın ertelenmesi halinde ilerde suç işlemekten çekineceği hususunda mahkemeye yeterli kanaat geldiği gerekçesiyle de TCK’nın 51. maddesine göre cezaların ertelenmesine karar verildiği halde “dosya kapsamı ve müştekinin şikayeti” şeklindeki yasal ve yeterli olmayan gerekçeler gösterilerek 5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilerek, aynı gerekçelerin hem lehe hem aleyhe değerlendirmede esas alınarak çelişki yaratılması, buna göre yasal olmayan gerekçelerle sabıkası bulunmayan sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,
2-Dolandırıcılık suçundan kurulan hüküm yönünden yapılan temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Sanığın sanığın çay ocağını katılana satmış olması ve aydan aya bu satış bedelinin ödenmesi karşılığında bu borç sebebi ile yapılan bonoların birer birer katılana iadesi gerekirken sanığın ikinci taksitin ödenmesine karşın gerçek bono yerine sahte olarak oluşturduğu unsurları eksik senedi katılana vermiş olması şeklindeki eylemde unsurlar tam olan senet aslının halen sanıkta olduğunun kabulü karşısında sanığın alacağına güvence olarak aldığı bonoyu katılana teslim etmeyerek menfaat temin etmek yönünde kastının bulunduğuna dair her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı, bono aslının sanık tarafından teslim edilmemesi ve katılana karşı kullanılmamış olması nedeniyle bu aşamada bir suç oluşturmadığı anlaşılmakla sanığın beraati yerine dolandırıcılıktan mahkumiyetine hükmedilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, katılanın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanun’un 8.maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK’nın 321.maddesi gereğince BOZULMASINA, 09/12/2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.