Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/5175 E. 2014/20741 K. 09.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/5175
KARAR NO : 2014/20741
KARAR TARİHİ : 09.12.2014

Tebliğname No : 11 – 2011/110299
MAHKEMESİ : Aydın 1. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 13/10/2010
NUMARASI : 2009/530 (E) ve 2010/1076 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Somut olayda; şikayetçinin aracını satmak istediği ve aracın camına cep telefonunu ve satılık ibaresini yazıp yapıştırdığı, sanığın suç tarihinde şikayetçinin yanına gelerek kendisini Akvaryum Severler Derneği lokali sahibi olarak tanıtıp şikayetçinin aracını satın almak istediğini söylediği, buna inanan şikayetçinin aracını sanığa sattığı ve sanığın şikayetçiye 100 TL kaparo verip “geri kalanını bilahare getireceğim” diyerek aracı ve ruhsatı alıp gittiği ve sonrasında kalan parayı ödemeyip telefonlara da çıkmayıp ortadan kaybolduğu yönünde mahkemenin sübutu kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Sanığın olay sonrasında etkin pişmanlık göstererek söz konusu aracı kısmi eksikleri olsa dahi şikayetçinin bulabileceği bir yere bırakıp, bıraktığı yeri şikayetçiye bildirip teslim almasını sağlayarak kısmen iade etmiş olduğunun sanık ve şikayetçi beyanları ile sabit olmasına karşın sanık hakkında TCK’nın 168. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmaması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanun’un 8.maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK’nın 321.maddesi gereğince BOZULMASINA, 09/12/2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.