Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/5173 E. 2014/20866 K. 10.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/5173
KARAR NO : 2014/20866
KARAR TARİHİ : 10.12.2014

Tebliğname No : 11 – 2011/109996
MAHKEMESİ : İzmir(Kapatılan) 22. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 20/10/2010
NUMARASI : 2010/344 (E) ve 2010/834 (K)
SUÇ : Dolandırıcılığa teşebbüs, sahtecilik

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Her ne kadar gerekçeli karar başlığında suç tarihi olarak 12.03.2007 tarihi yerine sehven 13.04.2007 tarihi yazılmışsa da, bu hususun mahallinde düzeltilmesi mümkün görülmüştür.
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Sanığın, şikayetçiye gönderdiği ihtarname ile, “19.07.2006 tarihli belge karşılığında 70 000.USD borç aldığı, ancak ödemediği ve 6 haftalık süre içerisinde kendisinin banka hesabına yatırmadığı takdirde paranın tahsili için kanun yollarına başvuracağını” bildirdiği, şikayetçinin noterden çektiği cevapla; sanıktan iddiaya konu alacak senedinin suretini istediği, sanıkla 1999-2006 yılı dönemine ait kira mukavelesi dışında hiçbir alacak borç ilişkisi bulunmadığı, söz konusu belgenin; helvacı kağıdı niteliğinde adi bir kağıda gelişi güzel yazılarak ve yerine sahte imza atılarak oluşturulmuş sahte bir senet olduğunu beyan ettiği, yapılan soruşturmada aralarında kira sözleşmesi bulunan şikayetçi ve sanığın imza örnekleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesinde, söz konusu senetteki tüm yazı ve rakamların, sanık adına atılan imzanın sanığın eli ürünü olduğu, şikayetçi tarafından atılmadığı, sanığın bu eylemiyle sahtecilik ve dolandırıcılığa teşebbüs suçlarını işlediğinin iddia edildiği olayda;
1-Sanığın ve müdafiinin bozmadan önce açıkça sanık hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması talebi olmasına rağmen bu konuda olumlu ya da olumsuz karar verilmemesi,
2- Kabule göre; hapis cezası alt sınırdan tayin edildiği halde adli para cezası belirlenirken yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeyle tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle belirlenerek sanığa fazla ceza tayini,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 10.12.2014 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.