Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/5138 E. 2014/20872 K. 10.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/5138
KARAR NO : 2014/20872
KARAR TARİHİ : 10.12.2014

Tebliğname No : 11 – 2011/130241
MAHKEMESİ : Denizli 2. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 30/09/2010
NUMARASI : 2009/884 (E) ve 2010/538 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Şikayetçiye ait cep telefonunu arayan bir şahsın kendisini Çankaya İlçe Emniyet Müdürlüğü’nde başkomiser olarak görev yapan Okan olarak tanıttığı ve bir komutanın eşine şikayetçinin telefonunun şifresi kırılarak internet üzerinden hakaret dolu mesajlar gönderildiğini, olayı aydınlatması için kontör göndermesi gerektiğini söylediği, bunun üzerine şikayetçinin 1500TL değerinde 30 adet 250’lik kontör kart alarak şifrelerini sanığa bildirdiği, Gaziantep Emniyet Müdürlüğü’nün yaptığı operasyonlarda kendisinin emniyet amiri veya başkomiser Okan olarak tanıtan sanığın K.. K.. olduğunun tespit edildiği, sanığın bu eylemiyle dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda;
Sanığın suçunu inkar etmesi ve şikayetçinin de kontör gönderdiği telefonun açıkça tespit edilememesi, karşısında, Mahkemece Emniyetin soyut anlatımı esas alınarak subutun kabul edildiği anlaşılmakla, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması bakımından, dosya içinde bulunan 22.06.2009 tarihli tutanağı düzenleyen mümzi tanıklar Ö.G.. ve Y.. B..dinlenerek kendisini Okan olarak tanıtan şahsın K.. K.. olarak tespitinin dayanaklarının ne olduğu, bu şahsın bu aramayı yaptığına dair kesin tespit belgelerinin bulunup bulunmadığı tasdikli örnekleri ile istenip, şikayetçiden sorularak mümkün olabilirse şikayetçi F.. A..’un telefondaki sesi tanıyabileceği yönünde beyanı olur ise, sanıkla beraber başka şahıslarında dahil edileceği farklı odalardan şikayetçinin konuşanlardan haberdar olmadığı bir ortamda aynı konuşmalar yaptırılmak suretiyle sanığın sesini ayırt edip edemeyeceği belirlenip sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 10.12.2014 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.