Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/5089 E. 2014/21062 K. 11.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/5089
KARAR NO : 2014/21062
KARAR TARİHİ : 11.12.2014

Tebliğname No : 11 – 2011/68848
MAHKEMESİ : Aydın 2. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 17/05/2010
NUMARASI : 2009/741 (E) ve 2010/336 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık, özel belgede sahtecilik

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-d bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasî parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun işlenmesi nitelikli hâl kabul edilmiştir. Söz konusu kurum ya da kuruluşların konumunun suçun işlenmesinde kolaylık sağlayacağı düşüncesi, bu kurum ve kuruluşların bu suçta araç olarak kullanılmasının, ağırlaştırıcı neden olmasını gerektirmiştir.
Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için, bunların isminin kullanılması yeterli olmayıp maddi varlığının kullanılması gerekmektedir. Araç olarak kullanılma, bu kurum veya kuruluşlara ait yazı veya belgeleri amaç dışı olarak kullanmak şeklinde olabilir. Bu kurumlara ait kimlik belgesinin gösterilmesi, basılı evraklarının, kıyafetlerinin, taşıtlarının kullanılması mağdurda güven oluşumunu sağlayacaktır.
Sanığın, arkadaşı olan katılan N.. Ö..’ün kimliği üzerine kendisinin fotoğrafını yapıştırarak Türk Telekom A.Ş’den telefon hattı aldığı, faturalarını ödememesi nedeni ile katılan N.. Ö.. aleyhine icra takibi başlatılması üzerine gerçek durumun ortaya çıktığının iddia edildiği somut olayda; sanığın nüfus müdürlüğünün maddi varlıklarından olan sahte nüfus cüzdanını kullanarak telefon hattı bağlatması şeklindeki eyleminin 5237 sayılı TCK’nın 158/1-d
maddesinde düzenlenen nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturup oluşturmayacağına dair delillerin tayin ve takdiri görevinin üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesine ait olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi gereğince sair yönleri incelenmeyen hükmün BOZULMASINA, 11.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.