Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/5051 E. 2014/20726 K. 09.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/5051
KARAR NO : 2014/20726
KARAR TARİHİ : 09.12.2014

Tebliğname No : 11 – 2011/123370
MAHKEMESİ : Kocaeli 1. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 21/04/2010
NUMARASI : 2008/247 (E) ve 2010/200 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Sanık ile katılanın internette tanıştıkları, sanığın gerçeğe aykırı olan kendisini emekli tabip albay olarak tanıttığı ve internette üniformalı resmini katılana gösterdiği, sonrasında arkadaşlıklarının ilerlediği katılanın sanığın evine gittiği, sanığın burada katılana iki adet havacı üniforması, silah ve bir adet hizmet plaketi göstermek suretiyle, katılanda kimliği hakkında güven oluşturduğu, sonrasında sanığın katılan ile duygusal yakınlık yaşamayı başardığı, söz konusu yakınlık sayesinde de sanığın katılanı, hastane kuracağına inandırarak hem hastane yapımı hem de biriken borçlarını ödemek için 10.000 TL para istediği, katılanın duyduğu güven karşısında 10.000 TL’yi sanığa verdiği ancak parayı vermesinin akabinde sanığın ortadan kaybolduğunun iddia olunması karşısında; eylemin, kamu kurumunun maddi varlıklarından olan subay üniforması kullanılmak suretiyle işlendiği dikkate alınarak, 5237 sayılı TCK’nın 158/1-d maddesinde düzenlenen “kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılması suretiyle” nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturup oluşturmayacağına ilişkin delilleri takdir ve tartışmanın üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesine ait olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan diğer yönleri incelenmeyen hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aynı Kanunun 326/son maddesi uyarınca sonuç ceza miktarı yönünden sanığın kazanılmış haklarının saklı tutulmasına, 09.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.