Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/5047 E. 2014/20730 K. 09.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/5047
KARAR NO : 2014/20730
KARAR TARİHİ : 09.12.2014

Tebliğname No : 11 – 2011/121216
MAHKEMESİ : İstanbul 8. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 21/10/2010
NUMARASI : 2010/29 (E) ve 2010/627 (K)
SUÇ : Dolandırıcılık

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Müştekinin, Galata Köprüsü’nden Ayasofya’ya gitmek üzere sanığın kullandığı … plakalı taksiye oğluyla birlikte bindiği, ineceği yere gelince sanığın ücretin 35 TL olduğu söylediği, müştekinin mesafenin kısa olması nedeniyle önce tutara itiraz ettiği, ardından 50 TL verdiği ve para üstünü beklediği, ancak sanığın müştekiye 5 TL verdiğini söylediği ve 30 TL daha istediği, sanık ile tartışmak istemeyen müştekinin bu parayı da verdiği, sonrasında sanığın aracının plakasını alarak şikayetçi olduğu, sanığın bu şekilde üzerine atılı suçu işlediğinin iddia edildiği olayda, sanık ve müşteki beyanları ile tüm dosya kapsamına göre atılı suçun sanık tarafından işlendiği anlaşılmakla hakkında verilen mahkumiyet kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Müştekinin, soruşturma aşamasında verdiği 31.12.2009 tarihli beyanında sanığın özür dileyip parasını tam ve eksiksiz olarak iade ettiğini belirtmesi karşısında, TCK’nın 168/2. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılması gerektiğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 09.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.