Yargıtay Kararı 15. Ceza Dairesi 2013/5018 E. 2014/20577 K. 08.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 15. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/5018
KARAR NO : 2014/20577
KARAR TARİHİ : 08.12.2014

Tebliğname No : 11 – 2011/110791
MAHKEMESİ : İstanbul 19. Ağır Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 14/10/2010
NUMARASI : 2008/242 (E) ve 2010/259 (K)
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
TCK’nın 158/1-d bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasî parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Söz konusu kurum yada kuruluşların konumunun suçun işlenmesinde kolaylık sağlayacağı düşüncesi, bu kurum ve kuruluşların bu suçta araç olarak kullanılmasının, ağırlaştırıcı neden olmasını gerektirmiştir. Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için, bunların isminin kullanılması yeterli olmayıp maddi varlığının kullanılması gerekmektedir. Araç olarak kullanılma, bu kurum veya kuruluşlara ait yazı veya belgeleri amaç dışı olarak kullanmak şeklinde olabilir. Bu kurumlara ait kimlik belgesinin gösterilmesi, basılı evraklarının, kıyafetlerinin, taşıtlarının kullanılması mağdurda güven oluşumunu sağlayacaktır.
Sanığın, şikayetçi Ü.. K..’in ikametine gidip, kendisini Boğaziçi Elektrik Dağıtım Anonim Şirketinin yetkilisi olarak tanıttıktan sonra sözde kaçak elektirik kullandığını, bu nedenle ceza uygulayacaklarına dair yalan söyleyip ve ayrıca BEDAŞ’a ait olduğu görünen; ancak tüm dosya kapsamına göre sahte olduğu belirlenen personel kimlik kartını göstererek, para vermesi halinde cezai uygulamadan vazgeçileceğini belirterek şikayetçiden 1800 TL para almak istediği ancak durumdan şüphelenen şikayetçi tarafından polise yapılan ihbar neticesinde yakalanan sanığın, haksız menfaat temin edemediğinin iddia edildiği olayda;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-Oluşa ve tüm dosya kapsamına göre; sanığın, Boğaziçi Elektrik Dağıtım Anonim Şirketine ait olduğu görünen; ancak tüm dosya kapsamına göre, sahte olduğu belirlenen personel kimlik kartını göstererek, adı belirtilen kuruluşta görevli olduğunu belirttikten sonra sözde kaçak elektirik kullandığını ve bu nedenle ceza uygulayacaklarına dair yalan söylemek suretiyle katılandan haksız menfaat temin etmeye kalkışması şeklinde gerçekleştirdiği sabit görülen eyleminin, BEDAŞ’ın kamu kurumu niteliğinde olmaması dikkate alındığında, 5237 Sayılı TCK’nın 157.maddesinde düzenlenen “basit dolandırıcılığa teşebbüs suçunu oluşturacağı gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülmek suretiyle kurucu unsurları somut olayda oluşmayan ”banka veya diğer kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık” suçunu oluşturduğunun kabulü ile TCK’nın 158/1.(f).son maddesi uyarınca hüküm kuruması,
2-Kamu kurumu niteliğinde olmayan BEDAŞ’a ait sahte personel kimlik kartının kullanılması eyleminin, özel belgede sahtecilik suçunu oluşturacağı gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülmek suretiyle resmi belgede sahtecilik suçundan hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’ nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, CMUK’nın 326/son maddesi gereğince sonuç ceza miktarı itibariyle sanığın kazanılmış haklarının saklı tutulmasına, 08.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.